İki cihan güneşi Rasul-i Ekrem s.a.v., kendisine vahyedilen ilahî ölçüleri insanlara bildirip, o ölçülerin nasıl yaşanacağını hayatıyla göstermiş kutlu bir rehber, mükemmel bir insandır. Dünya ve ahret mutluluğuna götürecek dosdoğru yolun nasıl yürüneceğini, dünya üzerinden istikameti kaybetmeden nasıl geçilip gidileceğini, Allah Tealâ’ya nasıl hakkıyla kulluk edileceğini en mükemmel haliyle bizzat yaşayarak bize O göstermiştir.
Çünkü Cenab-ı Hak O’nu en yüksek ahlâk üzere yaratmış, en güzel surette terbiye etmiş ve alemlere rahmet olarak göndermiştir. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’de, yarın mahşer günü Allah Tealâ’nın huzuruna yüz akıyla varmak isteyenler için o rahmet peygamberinin “en güzel örnek” olduğu beyan buyurulur.
Hiç şüphesiz Hz. Peygamber s.a.v., Allah’ın habibi ve rasulü olarak, insanların en mükemmeli ve en şereflisi olarak, erişilmez bir mevkidedir. Fakat sıradan biri olmadığı halde, bir babanın yürümeyi öğrettiği yavrusunun küçük adımlarına adımlarını uydurması gibi, biz örnek alalım diye sıradan biri gibi yaşamayı seçen bir peygamberdir.
Hayatın her alanında izini sürmeye, benzemeye çalıştığımız örnek, bir peygamberdir elbette. Ama aynı zamanda içinde yaşadığı cahiliyye toplumundan üzerine zerre kadar leke bulaştırmadan fıtratını muhafaza edebilen “emin” bir “genç”tir. Hak hukuk tanımayan bir piyasanın vahşi kurallarına rağmen dürüstlükten taviz vermeyen bir “tüccar”dır. Nazik ve vefalı bir “eş”, şefkatli bir “baba”, secdede sırtına çıkan torunlarının keyfini kaçırmamak için secdeyi uzatan sevgi dolu bir “dede”dir. Cebrail a.s.’ın karşısında “öğrenci”, ashabının karşısında “öğretmen”dir. Cesur bir “komutan”, adil bir “devlet reisi”dir. En önemlisi de O, “Allah’ın en sevgili kulu”dur.
Öyleyse, kim olursak olalım, ahirette felah bulmak isteyenlerden isek eğer, O’nda hepimiz için mutlaka en güzel ve en doğru örneklikler vardır.
Efendimiz’in adeta bir güzellikler ve faziletler hazinesi olan örnekliklerini hayatlarına taşımak isteyen müminler, Tabiîn döneminden itibaren Rasul-i Ekrem s.a.v.’i daha yakından tanıma iştiyakıyla “Siyer” geleneğini başlatmışlardır. Siyer veya Siyer-i Nebî, Hz. Peygamber’in hayatını bütün yönleriyle ve en ince ayrıntısına kadar tespit ederek öğretmeyi amaçlayan bir ilim dalıdır. Bu günlük hoşça kalın.*r.ç.*
Yorumlar kapalı.