Ecel belirlenmiş olan süre
demektir. İnsanın eceli demek de, Allah’ın insan için takdir ettiği yaşama
süresi anlamında kullanılır. Her şey için bir ecel vardır. Dünyanın da bir
eceli vardır. Ancak Allah Teala ecel saatini kendi bilgisi dâhilinde tutmuş
olup yaratılmış olanlara bildirmemiştir.
Ehlisünnet
itikadına göre, Ecel birdir. Değişmez. Herkes eceli ile ölür. Öldürülen de
eceli ile ölmüştür. Katilin bu kötü fiilinin neticesinde Allah’ın yaratması ile
ölüm meydana gelir. Burada katilin suçu iradesini ve gücünü Allah’ın haram
kıldığı istikamette kullanmış olmasıdır. Bunun için cezayı hak eder.
Bu
konuda mutezile ekolü farklı düşünmüşler ve maktul eceli ile ölmemiştir. Eğer
öldürülmemiş olsaydı eceli gelinceye kadar yaşayacaktı. Onun eceli, katil
tarafından kesilmiştir. Diye düşünmüşlerdir.
Bu
konudaki ihtilafın temeli, Allah’ın ilminin ve iradesinin her şeyi kuşatması,
değişikliğe uğramaması konusudur. Her şey Allah’ın ilmi ve iradesi ile gerçekleşir.
Ebu
Hanife Kaderi inkâr eden bir fırkaya mensup biri ile tartışırken bu konuya
temas ederek şöyle der.
“Allah
Teâlâ vuku bulacak olan kötülükleri ezelde biliyor muydu, Bilmiyor muydu?”
Karşısındaki
zat “Biliyordu” demeye mecbur kalmış, Bunun üzerine Ebu Hanife; “Allah ezelde
bildiğini bildiği gibi mi yaratmak istemiştir? Yoksa bildiğinin hilafına mı
yaratmayı istemiştir?”
“Eğer
bildiğinin hilafına yaratmayı istemiş olsaydı bu durumda Allah için bir cehalet
durumu oluşurdu. Bildiği gibi yaratmayı irade etmiş ise bizim dediğimizi kabul
etmelisin” Demiştir.
Ömür
artıp eksilir mi? Sualinin cevabında da yine aynı ihtilaf söz konusudur. Ancak
işin aslı şudur:
Allah
ömrü uzatan şeyleri işleyecek olan kimsenin işleyeceği şeyleri ezelde bildiği
için, onun ömrünü uzun tutmuştur. Kişi ömrünü uzatan işleri yapmasaydı daha az
yaşayacaktı. Allah da ömrünü daha az takdir edecekti. Ancak Allah Olacak olanı
da, olmayacak olanı da bilmektedir.
Mesela
cehennemliklerin dünyaya dönemeyeceklerini bildiği halde, dünyaya dönselerdi ne
yapacaklarını da bilmektedir. Nitekim cehennemdekilerin, cehennemin azabını
gördüklerinde, eğer dünyaya geri döndürülseler iyi işler yapacaklarını
söylemelerine karşılık Allah şu ayeti ile bunun böyle olmayacağını anlatır.
“Eğer onlar geri gönderilseler bile, yine
yasaklandıkları şeylere geri dönerlerdi. Şüphesiz onlar yalancı kimselerdir.”(En’am.
28.)
Yine
akrabaların ziyaret edilmesinin ve sadakanın ömrü uzatacağını ifade eden meşhur
hadislerin izahında da aynı şekilde düşünülür. Allah bu işleri yapacak olanın,
bunları yapacağını bilmiş ve ömürlerini uzun takdir etmiştir. Onlar bunları
Allah bildiği için yapmak zorunda değillerdir. Bilakis, Allah onların bu işleri
yapacağını bildiği için ömürlerini uzatmıştır.
Bu
baptaki hadisler, bir kısım İslam bilginleri tarafından, “akraba ziyaretinde
bulunan ve sadaka verenlerin huzurlu yaşayacakları için uzun yaşamış gibi
olacaklardır.” Manasında da te’vil edilmiştir. Bu iyi davranışların insan
ruhunu ferahlandıracağı ve huzur vereceği ifade edilerek, huzurlu bir ömrün
uzun bir ömür sayılacağı şeklinde yorumlanmıştır.
Kişinin
ecelinin ne zaman gerçekleşeceğini bilmemesi, Allah’ın kuluna olan bir
rahmetidir.
Yorumlar kapalı.