Dua güçtür. Dua kalkanımızdır.
Dua zikrimizdir. Güç kaynağımızdır.
Dua
ile ilişkimiz, şu çocuğun hali gibidir. Çocuk, mahallede, kendisini korkutan
arkadaşlarına:
– “Bakın!
Benim babam öyle güçlüdür ki sizi ona şikayet ederim, ondan sonra olacakları
görürsünüz!..” deyip de şerrinden korktuğu kişilere karşı bir savunma
içine girer. (Aslı zatında haksız da değildir.) onun gibi bir şeydir aslında
dua. Duada, bir anlamda güç devşirme, bir güce yaslanma, bir güce sığınma vardır.
Mümin
kul, bir beşer olarak üstesinden gelemediği, gerek insan zorbalarından, gerekse cin ve şeytan şerlilerinden daima
Allah’a sığınmalıdır. Mümin kişi bilir ki, Allah(cc) onu koruyacaktır.
Bu
cihetten bakıldığında, dua bir güçtür. Gücümüz, kaliteli insanların yekvücut
olup, ellerini ortak bir makama açmalarındadır. Bölünüp parçalanmamalarındadır.
Bir olup ayrışmamalarındadır. Birbirlerinin arkasına düşüp, ihanet
etmemelerindedir.
Bizi
ne taassup ne de asabiyet bir araya getirebilirdi. Biz rengi siyah olanla,
beyaz olanın; mezhebi Hanefi olanla, mezhebi Şafii olanın, cinsi ve cinsiyetine
bakmaksızın, beraberce dua edip, tek yürek olarak huzurda durduğumuz
bilincindeyiz.
Şimdi
ellerimizi birleştirelim ve dua edelim. Bu sayede gönüllerimizde birbirine daha
yakın olacak, kalplerimiz birbirini daha fazla sevecektir.
Yarabbi!
Ey merhametlilerden en merhametli olan rabbimiz! İçinde kuran gibi bir mucizeyi
indirdiğin Ramazan ayında en samimi kalplerimizle, oruçla temizlenen ellerimiz
sana açtık, katından bizi mahrum çevirme, bizi huzurunda mahcup etme.
Ey
kitabı kendisine nispet eden Rabbimiz! Kuranı kalbimizin ve hayatımızın baharı
eyle, Gönüllerimizin şifası eyle, gözlerimizin ziyası eyle. Üzüntü, elem ve
kederlerimizin mahvına sebep eyle.
Dünyamızda
bizleri ehli kuran eyle, ahiret yolculumuzda enis (can yoldaş) eyle. Kabirde ve
ahiret hesabımızda ş arkadaş ve yoldaş eyle. Ahiret hesabımızda şefaatçi eyle.
Yollarımız
aydınlatan nur eyle. Cehennem azabına perde eyle. Hidayetsizimize
kurtuluşumuza, vesile eyle.
Müslümanlıkla
yoğrulan yurdumuzu, Kuranı kerimle şereflenen vatanımız daima islama ve
Kur’an’a yurt eyle.
Arif Nihat Asya üstadımıza ait şu
mısralarla seslenelim:
Biz, kısık sesleriz… minareleri, / Sen, ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda
bal yapanlarını, / Ya kovansız bırakma
Allahım!
Mahyasızdır
minareler…göğü de, / Kehkeşansız
bırakma Allahım!
Müslümanlıkla
yoğrulan yurdu, / Müslümansız bırakma Allahım!
Yorumlar kapalı.