26
Nisan 2016 günü bir çok haber kanalına bomba gibi düşen bir haber vardı.
Haberin başlığı, başlı başına tam bir “kapak” kompozisyonu olarak
yerini bulmuştu. O başlıkta “Diktatör bozuntusu Kılıçdaroğlu’ davasında
etiket gibi karar!” deniyordu.
Dokunulmazlıkların
kaldırılması, Anayasa, Laiklik tartışmalarının en üst perdeden tartışıldığı bir
zaman dilimine denk gelen bu haberin arada “kaynayıp” gitmesine
gönlüm razı olmadı, o habere bir kez daha dikkat çekmekte yarar var.
Kimlik
bunalımında çırpındıkça batan, battıkça daha çok çırpınma eforu sarfeden,
tutarsızlıkları ile klinik bir vak’a haline dönüşen Kemal Kılıçdaroğlu, eminim
artık kendi tabanında bile yadırganan saldırganlıklarından birinde Cumhurbaşkanı
Recep Tayip Erdoğan için “diktatör bozuntusu” ifadesini kullanmış
ve büyük polemiklerin yaşanmasına sebep olmuştu.
Bu
polemiklerin yaşandığı günlerde Ankara Mamak’ta ikamet eden İrfan Karataş adlı
bir vatandaş evinin balkonuna, “Sayın Kılıçdaroğlu halkın seçtiği Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına diktatör bozuntusu diyemez, olsa olsa diktatör
bozuntusu siz olursunuz. TBMM’de görev yapan 550 milletvekiline sesleniyorum,
PKK’ya maddi ve manevi destek veren namussuz, alçak, şerefsiz ve vatan hainidir.
Sayın 1128 akademisyen bozuntularına sesleniyorum, akademisyen olmuşsunuz ama
adam olamamışsınız, bildiriye imza atan namussuz, alçak, şerefsiz, vatan
hainidir. Şehitler ölmez vatan bölünmez. İrfan Karataş” yazılı
afişi asınca CHP Mamak İlçe Başkan
Yardımcılarının, Kılıçdaroğlu’na hakaret içeren afişi ihbar etmeleri sonucu
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca İrfan Karataş hakkında soruşturma açıldı.
Yapılan
soruşturma sonucu Karataş’ın, afişteki “TBMM’de görev yapan 550
milletvekiline sesleniyorum…” diye başlayıp devam eden cümledeki
olumsuz nitelemelerin, yasa dışı terör örgütü PKK’ya maddi ve manevi destek
verme şartına bağlı tutulduğu ve isim belirtilmediğinden “Bu sözlerin
kime söylendiğine ilişkin duraksanmayacak bir açıklık bulunmadığı göz önüne
alındığında, müsnet hakaret suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı”; Akademisyenlere
yönelik ifadelerde muhatap belliyse de hakaret suçunun takibinin şikayete bağlı
olduğuna işaret edilerek akademisyenlerce şikayette bulunulmaması nedeniyle
Karataş hakkında kovuşturma talebinde bulunmanın mümkün olmadığı; afişte “hakaret
olarak değerlendirilebilecek ifadenin” Kılıçdaroğlu ile ilgili cümle
olduğuna yer verilerek, “Afişte, Kılıçdaroğlu’nun, halkın seçtiği Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına ‘diktatör bozuntusu’ demesine karşı çıkılmakta ve
mağdur Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olduğu iddia olunan ‘diktatör bozuntusu’
sözüyle kendisine tepki gösterilmektedir” ifadesi kullanılarak İnternetten
yapılan araştırmada, Kılıçdaroğlu’nun, başbakanlığı döneminden başlayarak,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 13 Mayıs 2014 ve 15 Aralık 2015
tarihlerinde, TBMM’deki CHP Grup toplantılarında bu sözü kullandığının
belirlendiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) örnek kararlarına da yer
verilerek “takipsizlik” kararı verildi.
Kararın
en çok dikkatimi çeken yönü, özenle vurgulanan şu değerlendirme:
“Soruşturmaya
konu sözler, kişisel bir husumet ortamında değil, siyasal bir tartışma zemininde
sarf edilmiştir. Anamuhalefet partisi lideri olan Kılıçdaroğlu’nun
Cumhurbaşkanı hakkında söylediği ‘diktatör bozuntusu’ şeklindeki eleştiriye
açık ifadelere cevap mahiyetindedir. Bir kışkırtmaya cevap olarak
kullanıldığında saldırgan dilin daha fazla koruma altına alınması
gerekmektedir. Somut olayda, mağdurun (Kılıçdaroğlu), devletin başı olan
Cumhurbaşkanı hakkında söylediği sözlerle, buna tepki olarak kendisine söylenen
sözler birebir aynıdır. Bu itibarla, sert eleştiri mahiyetinde kaldığı ve hakaret
boyutuna ulaşmadığı sonucuna varılmıştır.”
Görünen
o ki, “Diktatör bozuntusu” bumerangı, doğası gereği geri dönmüş ve
Kılıçdaroğlu’nu vurmuştur. Herkese ibret olsun bu “Diktatör bozuntusu” yaftasına “Diktatör
bozuntusu” kararı!..
Yorumlar kapalı.