ÇATIRDAYAN YUVALARIMIZ (1)
Bizim kuşaklar, bizden önceki kuşaklar yuva kurarken eş, dost, tanıdıklar “Allah bir yastıkta kocatsın” duasıyla tebrik ederlerdi yeni evlileri. Bu duanın bir karşılığı olarak da çeyizlerde mutlaka iki kişinin başını koyacağı uzun bir yastık olur. Eşler birbirlerine “Allah’ın emaneti” gözüyle baktıklarından aile içinde yaşadıkları bütün sorunların, şimdiki havalı adıyla “iletişim problemleri”nin üstesinden gelmeyi bilirlermiş. Bu yüzden eşlerden biri ebedi aleme gidene kadar sürermiş çoğu zaman evlilikler…
Şimdiyse durum hayli farklı… Daha yolun başında “Olmazsa ayrılırız canım” diyerek evliliğe niyetleniyor insanlar. Zaman değişip şehir hayatının şartları geleneksel aileyi un ufak edince çekirdek aileler çoğalmaya başladı. Ama çekirdek aileler de köksüz olduklarından toplumun temeli saydığımız bu yapıyı ayakta tutmak giderek zorlaştı.
Modernleşme, iletişim ve bilgi teknolojilerinin yaygınlaşması, bireylerin “evlilik”ile ilgili talep ve beklentilerinin değişmesi en geleneksel ailelerde bile boşanmanın birkaç kuşak öncesine göre çok daha kolaylaşmasına yol açıyor. Ailelerin neden artık bu kadar kolay dağıldığını inceleyen uzmanlar; evlilik dışı ilişkilere örneklik teşkil eden rol modeller, diziler ve yaşantıdaki örneklerin çoğaldığına dikkat çekiyorlar.
Aileyi ayakta tutan temel duygunun “biz” fikri olduğuna dikkat çeken uzmanlar, “Evlilik suya benzetilir. Suyun iki ana maddesi vardır. Oksijen ve hidrojen. Bu iki madde havada hür bir ortamda dolaşırken, fedakarlık gösteriyorlar, bir araya geliyorlar, birleşiyorlar, su oluyorlar. Eşler de bekarken serbest ve hür olarak yaşarken evlenince şahsi fedakarlık ve feragat göstererek birbirlerine tahammül ederek şu dünya denizinde kayıklarını sahile çıkarıyorlar. Kayıkta bir kişi kürek çekerse mesafe alınır. Fakat iki kişi küreğe sarılır, biri ön tarafa, diğeri de arka yöne çekerse ikisi de suya gömülür” şeklinde konuşuyor, daha evvelinde boşanmaya olumsuz bakan kesimlerde de boşanmaların gerçekleşiyor olduğuna dikkat çekiyorlar.
Boşanmaların arttığı odaklarda yaşam biçimlerinin ani değişikliği, sınıf atlama veya mekan değiştirme, göç gibi sınıfsal değişimlerin boşanmaları tetiklediğini söyleyen uzmanlar; boşanmaların asıl sebebinin ise çok daha farklı olduğuna işaret ediyor, “Boşanmalarda mahkeme kararlarında görünen ‘şiddetli geçimsizlik’leri belirlemek üzere 2008 yılında ‘Boşanma Nedenleri Araştırması’nda ortaya çıkan sonuç; özellikle çiftlerin birbirlerinden beklentilerinin geçmişe oranla oldukça değiştiği yönünde olduğu ortaya çıkmış. Kadınların erkeklerden en önemli beklentisi “sorumluluklarını yerine getirmek” olarak görülürken, erkeklerin ise en önemli beklentileri kendilerine eşleri tarafından daha çok “saygı” gösterilmesini” istemesi olarak ortaya çıktığını belirtiyorlar.
Aslında yapılan araştırmalar geleneksel aile yapımızdan uzaklaştıkça neleri kaybettiğimizi de ortaya koyuyor. Hani eskiler hep söyler ya “Erkekler erkekliğini, kadınlar kadınlığını bilmeli” diye… Galiba bunu kaybettiğimiz için Allah’ın en sevmediği helali, yani boşanmayı seçmek zorunda kalanların sayısı artıyor. Muhafazakar olsun olmasın, eşiyle ilgili değişen beklentilerine cevap bulabilen ile bulamayan arasında artık net sonuçlar beklendiği de bir gerçek. Özellikle toplumsal yer değişikliği hem sınıfsal olarak hem de mekan olarak değişiklikler, boşanmaları etkileyen temel değişken olmakta.D.Yarın
Yorumlar kapalı.