Bolluğun Zevksizliği

Zaman her sahada çeşitliliğin ve bolluğun arttığı bir dönemi yaşıyor. Aşırı varlık sahipliği zaman içinde doygunluğa sebep oluyor. Bu da duygusal tatmin eksikliğini tetikliyor. Gereksiz ve abartılı tüketimin bir sonucu olarak çoğalan tüketme ihtiyacı ve zevkçil yaşam yeni arayışlara itiyor insanları. Ölçü ile denetlenmeyen arayışların sonundaki buluşlar daha da doyumsuz yapıyor. Sadeliğin anlamlı rahatlığından uzaklaşılıyor. Sahip olmak istediklerimizi özenle seçmek yerine rastgele abur cubur bir tüketime mahkûm ediyor. Yenilip içilen, alınıp giyilen, gezilip görülen, tanış olup bilinen, doyup kanıksanan, bıkıp terkedilen bir özensizlik herkesin etrafını sarmış durumda.

Aşırı bolluk ve tüketim, maddenin ruhunu bir objeye çeviriyor. Deneyimle sabitlenen davranışlar ve kullanılıp atılan eşya misaline dönüşüyor insan ilişkileri de. Duygunun, mananın, eşya hakikatinin, insanın varlık amacının ve ruhsal zenginliğin değeri bir türlü anlaşılamıyor. Basit, sade, arı, duru ve öz değerler üzerine inşa edilen azla yetinme zenginliği yok oluyor. Bolluğun tatminsizliğinde anlam ve değer fakirliğine dönüşüyor her şey.

İnsan olma hakikatini gerektiği gibi kavrayamayan birey, mutluluk ve huzuru çoklu tüketimde arıyor. Bu arayış ve tatmin duygusu kişinin kendini tükettiğini göstermeden gerçekleşiyor. Çokluğun doyumsuzluğu ile azlığın özlemi arasında denge kuramayanlar hayatın özünü kavrayamıyor. Sevilmenin değerini anlayamayanlar sevgiye aç ölüyorlar. Hedonist bir tatmin ise onlara istediğini sağlayamıyor. Anıların güzelliği, duyguların varlığı ve ruhsal bir huzur heba ediliyor. Küçük ve anlamlı dokunuşlarla hayatını zenginleştiremeyen özenti kurbanları seçenek bolluğundaki tercihleriyle ucuzlaşıyorlar. Tatminsizlik hissini artıran, seçicilikten uzak bu aşırı bolluk, günümüzde daha fazlasına sahip olma isteği ile birleşince insana ait değerleri yitirmenin baş sebeplerinden olup karşımıza dikiliyor. Hoş bunu dert edinen bir sorgulamada yok böylesi yaşam süren hayatlarda. Bu da ayrı bir garabet…

Değer yoksunluğu ve anlam azalması kıymetli olan her şeyi tüketmenin başlıca sebeplerinden. En çok da insanın insanı tüketmesi olarak ortaya çıkıyor. Tatmin eşiklerindeki alışkanlık düzeyinin sıradanlığı farklı ve yeni olanları tercihe zorluyor maddi dünyanın insanlarını. Denedikçe huzursuzluk artıyorken, sıradanlaşıyor ilişkiler, duygular ve yaşamsal davranışlar. Yeni bilgiye, yeni insanlara ve yeni eşyaya heyecan azalıyor. Tatmin düzeyi düşüyor. Zevkçil bir hayata adapte olduğunu sanırken ruhunu öldürüyor. Oysa ne kadar kıymetli hazineler vardır hayatın özünde. Sahip olduklarının değerini bilmeyen, kıymetli olana dudak büküp geçen, yeni şeylere sahip olmak isterken var olanı yitiren ve hisleri azalan zavallılarız artık.

Oysa sade bir yaşam tarzı, daha az bir sosyal çevre, daha derin bir içsel yolculuk mutlu yaşamın anlamını kavramaya sebep değil midir?

Zorlukla beraber gelen emeğin, çilenin zevki nerede? Şimdiki bolluğun zevksizliği nerede? Ne yaman çelişki değil mi…

Bolluğun Zevksizliği

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - Twitch view bot - mersin escort - casino siteleri - sms onay - likitdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - Twitch view bot - mersin escort - casino siteleri - sms onay - likit