Bismillah,
“İnsanın gönlünü çeken kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş
altın ve gümüşler, salma ve güzel atlar, sağmal hayvanlar ve ekinler sevgisi
insanlara hoş gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçici birer menfaatidir. Oysa
gidilecek yerin güzel olanı Allah katındadır.”([1])
Rabbimizin lütfu ve keremi olan
evlatlarımız nimetin en önemlilerindendir. Her nimet, hamdi ve şükrü gerekli
kılar. Dolayısıyla evlat nimeti de en çok hamd ve şükredilmesi gereken
nimetlerdendir. Yazımıza başlamadan bu vesileyle Rabbimize tüm verdiklerine
hamd ediyor ve şükrediyoruz. Verdiklerini nimet eyleyip; nigmet olmasından da yine
ona sığınıyoruz.
Evlat, rahmeti ilahi olarak da
değerlendirilmeli ve rahmetin sahibi olana hamd edilmelidir. Şu cihetle ki,
Allah(cc) adaletiyle verdikleri de vardır; merhametiyle verdikleri de vardır.
Bizler daima rahmetiyle vermesini, lütuf ve kereminden vermesini istemeliyiz.
Bir ebeveyn çocuğuna şunu
öğütlemelidir. “Bak yavrum! Daima Allahtan isterken lütfundan istemelisin.
Çünkü lütfundan verdiği onun “el- Ğani” isminin tecellisidir. Öyle değil de
rahmetini dilemeden sadece adaletinden istersen sana ancak hak ettiğini, yani
kazandığını verirki ondan sende memnun olmazsın, başkaları da. Bununla beraber “adaletinle ver” dersen, imtihana
girer ne kadarını hak ediyorsan o kadarını verir. Bu da seni memnun etmez. O
takdirde şöyle dua etmelisin:
– Ey Rabbim! Ben şu okulu kazanmayı hak ettim mi bilmiyorum. Çalışmamı
yaptım ama yeterli mi onu da bilmiyorum. Bir şey biliyorum o da şudur; sen zengin
ve lütuf seversin. Sen zenginliğinden ve lütfundan bana şu istediğim okulu
nasip et- demelisin. Bu Allah’ımızın celal ve kemalini tanımak demektir.
Büyük büyük âlimler bile kitaplarını yazarken önünde ve sonunda Allahtan
muvaffakiyetler dilemişlerdir…” gibi
yavrularımızı motive edelim. Onların dimağlarını ilmek ilmek “el Mü’nin” olana
güven ve tevekkülle işleyelim.
Bencil, kendi etrafında dönen,
kendi kendine yeteceğini zanneden, herkesten ve Rabbinden müstağni olduğunu
sanan, burnu havada olan evlatlar hem ebeveynlere hem de onları yetiştiren
çevreye hayır getirmezler.
İnsan kaş ve kirpiklerinin
kalkıp inmesinin karşılığını, el ve kollarının karşılığını, aldığı sağlam bir
nefesin karşılığını hangi çalışmasıyla ödeyebilir dersiniz? Bundan dolayıdır ki
nesil Besmeleli işler yapmalıdır. İşlerinin evvelinde besmele olmayan nesilden ana
baba ve toplumuna bir yarar gelmeyecektir.
Besmele deyip de geçmememiz
lazım. Rabbimiz, bütün Kuran’ı Fatiha’da özetlenmiş, Fatiha’yı da Besmelede
özetlenmiş, Besmeleyi de “BA” da özetlenmiştir. Buradan hareketle pekâlâ
diyebiliriz ki Besmeleli nesil Kuranın neslidir.
İsterseniz bu konuda da birkaç kelime edelim
ki Besmeleli nesil dediğimiz nesil nasıl olur onu da ifade sadedinde birkaç
kelam etmiş oluruz.
Bismillah ile iş yapan nesil,
evvel emirde şunu demektedir. “Ey benim
varlık sebebim ve var edenim olan Rabbim! Ben ne yapıyorsam senin
muvaffakiyetinle yani senin bahşettiğin imkânla ve verdiğin rahmetle yapıyorum.
Dolayısıyla besmele ile senden şimdi şu işimde muvaffakiyet ve başarı diliyorum”
demiş oluyor.
Nasıl?
Hoşunuza gitti değil mi?
Elbette gidecektir. Bütün
meselemiz Besmeleli evlatlar yetiştirmektir. İşlerini yüce yaratıcımızın
onayına sunacak ve onun muvaffakiyeti ve rahmetiyle yapacak, bunun da şuurunda
ve bilincinde olacak bir nesil ancak altın nesil olur.
Şimdi, bize düşen iş şudur: Evlatlarımız
işlerine bu şuurla sarılırlar mı? İşleri Besmeleli midir? Hakkı sahibine teslim
ederler mi?
Eğer öyle değilse sıkıntı yine
biz ebeveynlerdedir. Şöyle ki, bizler çocuğumuzun sırtındaki giydiği
elbisesinin markasına verdiğimiz değer kadar; ya da ondan daha fazla yavrumuzun
aslı ve özü olan,asıl mayasında var olan fıtratına, imanına, insanlığına,
ahlakına değer veriyor, önemsiyor muyuz?
Mamafih gün kadar hakikattir ki
Rabbimiz bize bu donanımlarda bir evlat verdi. Fıtratı Hanif olan bir evlat
verdi. Donanımı, teçhizatı tam olan bir avlat verdi. Aslında bir manada emanet
verdi. Biz o emanete sahip çıktık. Ya da çıkmadık. Emaneti olması gerektiği
gibi sakladık. Ya da zayi ettik. Sonunda teslim edilmesi gereken yere teslim
ettik. Ya da edemedik. İşte buralarda sorulması gerekeni soralım kendimize ve
kendi kendimizi kandırmayalım. Bu sualleri sorup iç tatmin eden cevaplar
üretebildiysen ne mutlu sana! Cennetini dünyadan inşa etmişsin demektir. Yoksa
şu ilahi ihtarlar seni de beni de bekliyor:
“Biliniz ki, mallarınız ve
çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah’ın katındadır.”[2]
“Mallarınız ve çocuklarınız ancak
birer fitnedir(İmtihandır); Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.” ([3])
Peygamberimiz efendimiz (sav)
buyurdular ki; “Kişi malı, hanımı ve
çocuğuyla imtihan edilir.”(Taberani)
Allahlım!
Eşlerimizi ve evlatlarımızı gözümüzün aydınlığı ve nuru eyle. Bizi cennette
birbirimize komşu eyle. Arkadaş eyle, şefaatçi eyle.
Yorumlar kapalı.