İyilik sahibi kimselerden öyleleri
vardır ki yapmış olduğu iyiliklerin ardına düşüp de peşinden bile bakmazlar.
Onlar yoksula, yetime ve esire yedirmeyi severler. Bunu sadece Allah’ın hatırı
için, onun rızasını, hoşnutluğunu kazanmak için yaparlar. Korku değildir onları
bu Salih ameli işlemeye iten sebep.
Allah’ın rızasına erme arzusudur. Onlar îsar ehlidirler. Çünkü onların
da bir manada verdiklerine ihtiyaçları olabilir. İçlerinden bir ses “verme,
verdikçe fakir düşeceksin” diyebilir.
Bununla beraber verme anında, verirken zorlanmazlar, bunu seve seve
yaparlar. Kendi ihtiyacı olmuş olsa bile karşıyı tercih ederler. Verdiklerinde
gözleri de olmaz. Yani verdiklerinin peşine de düşmezler. Bir görevi ifa
etmenin şuuruyla mutlu bir şekilde kalp huzuruyla iyilikte bulundukları kişinin
ancak sırtını sıvazlarlar. Bilirler ki, kendilerinden olanı değil, kendilerinde
emanet olanı vermektedirler. Verirken “Mümin kardeşim! Bende bir emanetin var,
lütfen şu emanetini alıver” derler.
Karşılığında
da bir teşekkür ve bir karşılık beklemeden arkalarına bakmazlar. Kısacası
alırken de verirken de bunlar muhatabı ezmezler. Bir şey yapmış pozisyonuna
bürünmeden, tevazulu bir şekilde boyunlarını bükerler. Sanki hiçbir lütufta
bulunmamış gibi çekip giderler. Bu
onların aslı görevleriymiş gibi telakki ederler. “Ben bunu zaten yapacaktım,
yapmalıydım, estağfurullah ne yaptım ki” derler. Onların sadece bir mücadelesi
vardır. Oda yenilmesi çok güç olan nefis düşmanına yenik düşüp te kendi iç
hesabını kaybetmektir. Nefsini yenen en
büyük pehlivandır. Bunu en iyi bilenler onlardır.
Kısacası
Allah’ın has kulları, iyi insanların birçok özellikler vardır. Ancak burada
vurgulanmak istenen bu gün en çok ihtiyacımız olan dört önemli düsturdur. Oda;
1- Öteki adına düşünebilme,
2- ötekinin varlığını kendi varlığı
kadar kutsal bilme.
3- Dindaşı olanı kollayıp, kol kanat gerebilme.
4- Bütün bunları yaparken de kendinde
olup kendi varlığını silebilme.
Bu hasletlere ne kadar muhtaç
olduğumuzu çevremize baktığımızda hemen anlarız. Bütün dünyanın nimetlerini
dünyanın % 10 yemektedir. Afrika ne den
bu kadar açlığa mahkûmdur, bir soru beyinleri kemirmektedir. Sömürü düzenlerini
kuranlar kurdu da iyi iyi insanlar, güzel atlara binip gittiler mi? Basri BEKTAŞ
Tosya
Müftüsü
Yorumlar kapalı.