Kur’an-ı Kerim’in, tertip sırasına göre 103, nüzul sırasına göre 13. Suresi. Kitab’ın en kısa surelerinden biri olmasına rağmen, ihtiva ettiği mana açısından tam bir kapsayıcı olma özelliğine sahiptir. Öyle ki İmam-ı Şafii’den nakledilen şu söz bunu açıklayıcı mahiyettedir: “Başka bir şey inmeseydi, Kur’an’dan bu sure insanlara yeterdi.”
Sure, Kur’an’ın tüm ilimlerini içerdiği için tefsirinin, Kitabullahın bir özeti olacağı yönünde ulemadan nakledilen sözler vardır. Belli bir nüzul sebebi olmamakla birlikte mananın verdiği haz ve ibretten de anlaşılacağı üzere şümullü bir süredir.
“Asr’a yemin olsun” ifadesiyle vurgulu bir giriş yapar surenin ilk ayeti. “Asr” (asır) kelimesi isim olarak “mutlak zaman, içinde bulunulan zaman,kam (80 veya 100 yıllık zaman dilimi), gece, sabah, akşam, ikindi vakti, ikindi namazı, bir neslin veya bir hükümdarın, bir peygamberin yaşadığı zaman dilimi, bir dinin yaşandığı dönem” gibi mânalarda kullanılır.Müfessirler burada zikredilen “asr” kelimesini ikindi vakti, ikindi namazı, mutlak zaman, Hz. Muhammed’in asrı ve âhir zaman gibi farklı şekillerde tefsir etmişlerdir. Bize göre bunlar içinde sûrenin içeriğine ve mesajına en uygun düşeni “mutlak zaman” anlamıdır. Buna göre sûrenin başında zamana yemin edilerek onun insan hayatındaki yerine ve önemine dikkat çekilmiştir. Çünkü zaman Allah Azze ve Celle’nin yaratma, yönetme, yok etme, rızk verme, alçaltma, yüceltme gibi kendi varlığını ve sonsuz kudretini gösteren fiillerinin tecelli ettiği bir varlık şartı olması yanında, insan bakımından da hayatını içinde geçirdiği ve her türlü eylemlerini gerçekleştirebildiği bir imkân ve fırsatlar alanıdır. Yüce Allah böyle kıymetli bir gerçeklik ve imkân üzerine yemin ederek zamanın önemine dikkat çekmiş; onu iyi değerlendirmeyen insanın sonunun, 2. âyetteki deyimiyle “hüsran” (ziyan) olacağını hatırlatmıştır.
“Muhakkak ki insan hüsrandadır.” Küfür ve küfran gibi husr ve hüsran, kazanacak yerde zarar etmek, sermayeyi kaybetmek, nihayet iflas ile hasret ve ümitsizlik içine düşmektir. Önceki yazımızda dediğimiz gibi hayat devam ediyor ve zaman akıp gidiyor. Ortalama bir insan ömrünün 60-70 yıl olduğu günümüzde, bir ömre sığdırılabilecek ve bizi hüsrandan kurtaracak o kadar çok fırsat var ki. Bu fırsatları ve hüsrandan kurtulma yollarını Rabb’imiz sonraki ayetlerde bize bildiriyor.
İnsanın sermayesi ömrüdür. O sermaye ise her nefes, her saat harcanılıp giderek tükenmekte ve her nefes geçtikçe o nimetlerin sonu ve hesabı yaklaşmaktadır. “Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?” (Tekasür:8) Eğer o nefesler, insanın her istediği zaman, istediği gibi yapacak şekilde kendisinin olsaydı, kendi yapısı ve icadı bulunsaydı o ömür tükenmez, insan onu dilediği gibi harcamakta hiçbir zarara düşmezdi. Fakat o insanın kendi mülkü değil, yaratan Allah Azze ve Celle’nin mülkü olup, onun adına güzel tasarruf ederek kârından istifade etmesi için insana sınırlı ve hesaplı bir şekilde verilmiş emanet sermaye kabilindendir. İnsanın bütün istifadesi, onun harcama ve alışverişinden hâsıl olacak kâra bağlıdır. Onun için “İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur.” (Necm:39) ve “Herkes kendi kazancına bağlıdır.” (Tûr:21) buyurulmuştur.
O halde zamanın acı veya tatlı olaylarla akışı içinde her harcanan nefeste bir zarar vardır ki, onu ancak karşılığında Allah için yerine konup onunla tartılacak olan kâr ödeyebilecektir. Ömürden her geçen saat, her harcanan nefes, ya bir işe harcanır, ya boşuna geçer. Boşuna geçtiyse elbette bir zarardır. Bir işe harcandıysa, o iş ya hayır ve güzel olan bir itaattir veya şer ve fesat olan bir günahtır. Asrın, zamanın akışı içinde her yönden hücum etmekte olan engelleri, baskı yapan diğer büyük olayları da katarak düşünürsek, insanın her an nasıl bir tehlike ve ziyan içinde bulunduğu açıkça anlaşılır. Her an nimet ve refah içinde bulunduğu kabul edilse bile, her dem ömrü ölüme doğru gitmekte bulunan insanın bir zarar içinde bulunduğunu inkâr etmek mümkün değildir. Zira her geçen nefes bir ölümdür.
Surenin devamında, bu zarar-ziyandan kurtulmanın esasları bildirilmekte. İnşallah gelecek yazımızda Asr suresinin kalan bölümlerinin tefsirini bitirebiliriz. Selam ve Dua ile…
Yorumlar kapalı.