Tarihi bilgilerimize göre MAYA’lar Güney Amerika’da yaşamış olan medeni bir kavimdir. Medeniyette o kadar ileri gitmişlerdir ki, 15 ve 16. yüzyıllarda bu toprakları istila ve zapt eden İspanyol kolonistlerini şaşırtmışlardır. Yapmış oldukları tapınaklar, şehirler, kullandıkları altından mamul araç ve gereçler, batılı sömürgecilerin gözlerini kamaştırmıştır. Sonra ne mi olmuştur MAYA’lara ?Bugün medeni geçinen batılı milletlerin ataları tarafından tarih sahnesinden silinmişler, etleri pazarlarda kancalara takılarak satılıp yok edilmişlerdir. Rahmetli dostumuzun çıkarmış olduğu “HAYAT TARİH MECMUASI” adlı derginin pek çok sayısında yer alan resimli makalelerden, bu kadar medeni olan mayaların, altın ve gümüş uğruna nasıl yok edildiklerini öğreniyoruz. Bunları yazanlar da, batılı tarihçiler, seyyahlar, araştırıcılar.
Kuzey ve Güney Amerika kızılderilileri hakkında yapılan “ilmi” yayınlardan buralarda yaşayan pek çok kavmin, Orta Asya menşeli olduklarını ve Türkçe veya Altayca kökenli sayısız kelimeyi kullandıklarını öğreniyoruz.
Bu konuda Türkiye’de arada sırada çıkan makalelerin dışında pek bilgimiz yok. Fakat, Avrupalı ve Amerikalı pek çok dil bilgini konuya öylesine ilgi duymuşlardır ki çeşitli ilmi dergilerde makaleler yayınlamışlardır. Hatırladığım kadarıyla, İsveçli bir dil bilgini olan Dumezil’in Güney Amerika’nın Büyük Okyanus kıyılarında yaşayan “KEÇUALAR”la ilgili yazısı böyledir. Türk boylarından ÇUVAŞLAR’ın dillerine çok benzediğini bu makaleden öğreniyoruz.
Avrupa’da neşredilen ETHNOS adlı ilmi derginin 1967 yılında neşredilen 32. sayısında Stig WIKANDER adlı bir bilim adamının “MAYA ANDA ALTAIC. isthe Maya Group of LanguagesRelatedtotheAltaicFamily ?” (MAYA VE ALTAYCA. Maya grubu dillerinin Altay Dil Ailesi ile Akrabalığı var mı ? ) başlıklı geniş makalesi hayli ilgi çekici. Aynı yazının ikinci bölümünde, yine ETHNOS’un 34. sayısında (1970)yayınlanmış.
Yazar, Altay dillerinin akrabalığı konusunda ve Türkçe hakkında oldukça geniş bilgiye sahip olduğu için, bu konuda verdiği örnek kelimeler, dilciler tarafından itiraz edilemeyecek nitelikte;
MAYA TÜRKÇE
tucan doğan (—Orta Türkçe: togan)
kaxnak kasnak
tzimin deve (—OT: teve), Moğol : temen
chal çal
tzekil çakıl
alan,yalan al, alt, alçak
yokol yukarı— OT.yokaru
ich, ichil iç, içre, içeri
bolon bol
kubul kambur
chopol çopur
acan (ağlama) ağıt, ağıtmak
tic- (ağaç dikmek) dik-
tur- (oturmak) dur- (— OT. tur-)
tuy (saç, kıl ) tüy
Görüldüğü gibi verilen örnekler çok enteresan. Türkçe konuşan topluluklarının coğrafi sınırları bellidir. Kıtalar arası çok uzun bir mesafede ortaya çıkarılan dil akrabalığı bütün dil teorilerini yerinden oynatacak kadar güçlüdür. MAYA’ların dışında özellikle Kuzey Amerika yerlileri arasında yapılan dil araştırmalarında binlerce Türkçe veya Altayca (Moğolca, Mançu-Tunguzca) kelimenin varlığı tespit edilmiştir. Bu tür araştırmaların canlı şahidi, büyük Türkolog Prof. Dr. Osman Nedim Tuna’dır. Kendisinin yaptığı ve henüz Türkiye’de yayımlanmayan makaleleri, Türk Dili çalışmaları için sağlam örneklerdir.
Bazı dilcilere göre bu tür benzerlikler “fantaziden öteye gitmemekte” dir. Ancak bunu söyleyenlerin de elinde başka bir delil yoktur. Gerçekten, bütün dillerde komşu ya da uzak dillerden ödünç alınmış (loanwords) kelimeler bulunmaktadır. Ancak bu tür kelimelerin yapısı, o dil içinde hemen belli olur. Birbirine bu kadar benzeyen kelimelerin, bu kadar uzak bir coğrafyada, aynen veya çok az farkla yaşaması, üzerinde ciddi olarak durulması gereken bir konudur.
Dil benzerliğinden başka, Amerika yerlilerinin kilim, kap-kacak ve konuşmalarında kullandıkları İM’ler atlarına vurdukları DAMGA’lar da başlı başına incelenecek etnografik konulardır.
Böyle bir çalışmayı Batılı bilginler zevk olsun diye yapmazlar. Her konuda Türk’ü küçük düşürmeye gayret eden batılıların bu yayınları bize ışık tutmalıdır.
Yorumlar kapalı.