Allah’ın peygamberleri vasıtası ile insanlığa gönderdiği tek din vardır. Onun adı da İslam’dır. Yani Hz. Nuh da, Hz. Musa da, Hz. İsa da, ümmetlerine İslam’ı tebliğ etmişlerdir.
Allah, Hz Musa’ya Yahudiliği, Hz. İsa’ya Hıristiyanlığı vahyetmiş değildir. Bütün peygamberlere İslam Dinini vahyetmiştir. Bu isimler (Yahudilik, Hıristiyanlık) daha sonradan, Allah’ın vahyettiği dinleri, kendi hırs ve ihtiraslarına alet ederek, Allah’ın gönderdiği dinin aslını bozan din adamları ve devlet adamları tarafından verilmiştir. Kur’an ayetleri böyle bildirmektedir.
Bütün peygamberler, ümmetlerine aynı iman esaslarını tebliğ etmişler, aynı konularda uyarılarda bulunmuşlardır.
İslam Dini, var olan birçok ilahi dinlerden bir din ve en son din değil, Allah’ın vahyettiği ilk ve son dindir. Hz Muhammed Aleyhisselam da, Allah’ın peygamberlerinden en son ve daveti çihanşümül olan peygamberdir. Daveti cihanşümül olduğu için de en büyük peygamberdir.
En son nazil olan Kur’an ayetlerden birinde Yüce Allah; “Din olarak sizin için ancak İslam’dan razı oldum.” Buyuruyor.
Peygamberlerin şeraitlerinde farklılıklar olabilir ancak dinlerinde farklılık olmaz. Hepsi İslam peygamberidir. Onun içindir ki bir Müslüman bütün peygamberlere iman eder.
Allah Teâlâ Kur’an-Kerim’in birçok ayetinde Kur’an’ın, geçmiş peygamberlere indirileni tasdik edici olarak indirildiğini beyan etmektedir.
Hal böyle olunca, Allah Hz. Musa’ya başka, Hz. İsa’ya başka bir din vahyetmiş daha sonra bu vahyi İslam ile tekâmül ettirerek olgunlaştırmış diye bir düşünceye saplanmak son derece yanlıştır. Böyle bir düşünce, Allah’a noksanlık izafe etmek anlamına gelir. Allah’ın “ilim” sıfatının ezeli ve ebedi oluşuna aykırı olur.
Al-i Imran Suresinden konu ile ilgili birkaç ayet-i Kerimenin mealini vererek söylediklerimizi delillendirelim.
“Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir.”(Al-i Imran 19)
“İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslüman idi; müşriklerden de değildi.”(Al-i Imran 67)
Hz. Musa’nın da, Hz. İsa’nın da, Hz. Peygamberimizin de nesebi Hz. İbrahim’e dayanır. Bu peygamberlerimizin, yine Peygamber olan ataları İbrahim’in dininin dışında bir dinden olmaları mümkün değildir. Hepsi aynı ilahi kaynaktan vahiy almışlardır.
“De ki: “Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve Yakub oğullarına indirilene, Mûsâ’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz O’na teslim olanlarız.”(Al-i Imran 84)
Tevrat’ta ve İncil’de Kur’an’ın verdiği bilgilerle örtüşen ve örtüşmeyen bilgiler vardır. Kur’an ölçüdür. Kur’an’a uygun olan vahiy ürünüdür. Aykırı olan ise insan ürünüdür ve yanlıştır. Çünkü orijinal şekli ile asırlardan beri bozulmadan, ilave ve çıkarma olmadan bize kadar gelebilen tek ilahi kitap Kur’andır.
“Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.”(Al-i Imran 85)
Şunu da ekleyelim ki; İslam dini içindeki farklı yorumlardan kaynaklanan farklı düşünceler birer din değil, birer yorumdur. Hepsi İslam’ın içindedir.
Bu ayet-i Kerimelerden de açıkça anlaşılacağı üzere, Allah katında Allah’ın bütün peygamberlerine indirdiği ve razı olacağı tek din vardır. O da, İsmini Allah’ın koyduğu İslam Dinidir.
Yorumlar kapalı.