Güzel bahar mevsiminden yeni çıkıldığı ve yaza ayak basıldığı günlerdeyiz. Çiçekler tüm canlılığı ile sıcaklar ise bir türlü gelememesi ile şöhretlendi bu günlerde. Meyveler yemişe durmuş, dut ağaçları en tatlı en leziz görünümdeler. Kirazlar sarı, kırmızı ve bordo denkleri ile ikram için hazır haldeler. Tabiattaki cömertlik ha keza yine öyle. Yeşillik bir dekor gibi yağan yağmurlarla daha bir coşmuş halde haziranın onbeşine geldiğimiz bugünde. Havada çiçek kokuları, alerjisi olmayanlara oldukça lütufkâr.
Ağaçlar çevremizi süslemişler en doğal halleriyle. Kuşlar ötüşleriyle cıvıldarken neşesini yayıyorlar etrafa. Kırlangıçlar musiki resitali sunar gibi ötüyorlar tabiatın içinde. Kurbağalar çeltik göllerinden avazı çıktığı kadar haykırıyorlar kendi lisanlarıyla. Adete sesli zikre kalkışmışlarcasına. Papatyalar bütün azizliğiyle ılgıt ılgıt esen rüzgâra eşlik ediyorlar. Bir tül kadar hafif, bir kelebek kadar ince, rengârenk ve zarifler…
Geceleri de bir başka olur haziranın. Hava efil efildir. Ay ışığı geceyi aydınlatır tüm berraklığıyla. Balkon sefası yaparsınız rüzgârın fısıltılarıyla. Meltemler yüzünüzü okşayıp giderken derin düşüncelere alıp götür insanı. Ağaç yaprakları ıssızlığın sesini bozar bir tılsım gibi. Devrez’in suyu şırıldar, arklar çeltik göllerini doldururken su ile sivrisinekler güneşi bekler bir an evvel uçuşa geçmek için. Ya kuşlar ne alemdedir haziranda? Onlar da yavrularına yem taşırken muhtemelen uçurmaya hazırlanıyorlardır eğitimleriyle.
Peki hisler ne alemdedir bu geçiş mevsiminde? Henüz bahar coşkusunun debdebesini atamamış bir kıpırtı içimizde. Tüm havailiği üzerinde haziranın. Olgunlaşma mevsimini bekliyor zaman. Evet, tıpkı mevsimin haziranı olduğu gibi ömrün haziranları da vardır. Ömrün haziran günleri ve geceleri nasıldır acaba? Geçiş mevsimi mi. İlk günlerin ardından haziran, gençliğin doruklarını simgeler aslında. Acemilikler yaptığınız, bazen duvara tosladığınız. İçinizin acıdığını hissettiğiniz tecrübeleri size armağan eder. Ayaklarınız yere basmaz, çelikten bir yay gibi zıpzıpsınızdır haziranlarda. Umutlar hayaller, istikbale yaptığınız göndermeler, planlarla doludur, üretir de üretirsiniz haziranlarda. Şımarıklıklar yaparsınız, duygunun coşkunluğundan sendelerken yeni yeni ayaklarınızın yere basmaya başladığına da tanık olursunuz diğer yandan. Ve ümitler yarınlara kurulan köprülerle örülüdür ömrün haziranlarında… Bu çağı yaşayanlar bilmelidir ki, zaman tüketim zamanı. Zamane şartları ve insanları herkesi, her duyguyu ve her şeyi tüketirler. Siz de bu yüzden tedbirli olmalısınız. Zira ürettiğiniz kadar tüketmezseniz açık vereceğiniz kesin mi kesindir.
Her ne kadar bu vakit dinamizmi yaşama mevsimi olsa da çoğu şeyin değiştiğini bu günlerde henüz anlayamazsınız. Mevsimler değişirken illa ki insanın mevsimi de değişecektir hiç kuşkunuz olmasın. Bazen olur hayat kötü sürprizler yapar insana. Yazda iken kışı yaşatabilir hesaplarınız tutmazsa. Bu yüzden ömrün haziranının iyi değerlendirin derim…
Yorumlar kapalı.