Küresel kriz döneminde ülkemizde tüm politika araçları orta vadeli bir perspektifle zamanında ve kararlı bir biçimde kullanılmıştır. Maliye ve para politikalarının, finans sektörüyle ilgili kararların ve yapısal reformların temel amacı güven ve istikrarı güçlendirmek olmuştur. Sağlam makroekonomik temeller ve güçlü bir orta vadeli programla belirsizliklerin azaltılması, sermaye girişinin devam etmesi, faiz oranlarının düşük seviyelerde kalması ve kredi genişlemesi sonucunda Türkiye ekonomisi 2010 ve 2011 yıllarında yüksek bir büyüme performansı yakalamıştır. GSYH büyümesi 2010 yılında yüzde 9, 2011 yılının ilk yarısında yüzde 10,2 oranında gerçekleşmiş ve Türkiye, dünyada büyüme hızı en yüksek ülkeler arasında yer almıştır. Küresel ölçekte giderek artan belirsizlikler nedeniyle 2011 yılının ikinci yarısından itibaren büyüme hızının nispi olarak yavaşlaması öngörülmektedir. Bu yavaşlamaya rağmen 2011 yılının tamamında Türkiye ekonomisinin yüzde 7,5 oranında büyümesi beklenmektedir.
2010 ve 2011 yıllarında büyüme esas olarak özel tüketim ve sabit sermaye yatırımları kaynaklı olmuştur. Yurtiçi talepteki canlanma özellikle imalat sanayii, inşaat, ticaret ve ulaştırma sektörlerinde yüksek katma değer artışlarını beraberinde getirmiştir. Yüksek büyüme hızı ve işsizliğin azaltılmasına yönelik tedbirler istihdamı önemli oranda artırmıştır. Nisan 2009 döneminde mevsimsel düzeltilmiş verilere göre yüzde 14,9’a kadar yükselen işsizlik oranı 2011 yılı Haziran ayı itibarıyla yüzde 10,3’e kadar gerilemiştir. İşsizlik oranındaki bu düşüş işgücüne katılım oranının yükseldiği bir ortamda sağlanmıştır. Ayrıca, krizle birlikte yüzde 40’a kadar düşen istihdam oranı, 2011 yılı Haziran ayı itibarıyla yüzde 45’e kadar yükselmiştir. Toplam istihdam, mevsimsel düzeltilmiş verilere göre, 2009 yılı Nisan döneminde 20,7 milyon kişi iken, 2011 yılı Haziran dönemi itibarıyla 24,1 milyon kişiye yükselmiştir. Net olarak 3,4 milyon vatandaşımıza ilave istihdam sağlanmıştır. Uygulanan istihdam teşvik düzenlemelerinin de katkısıyla, 2009 yılı Nisan ve 2011 yılı Haziran dönemleri arasında mutlak verilere göre, tarım dışı istihdam 2,6 milyon kişi, kadın istihdamı 1,7 milyon kişi, genç nüfus istihdamı ise 794 bin kişi artmıştır. İstihdamdaki bu artış, aynı dönemler itibarıyla, tarım dışı işsizlik oranında 6,3 puan azalmayla yüzde 11,9’a, kadın işsizlik oranında 3,4 puan azalmayla yüzde 11,2’ye, genç nüfusun işsizlik oranında ise 8,5 puan azalmayla yüzde 18’e karşılık gelmektedir.
Bu gelişmeler altında, küresel krizden çıkış sürecinde Türkiye hızlı büyüme ve zamanında aldığı tedbirler sayesinde işsizlikle mücadelede OECD ülkeleri arasında en hızlı mesafe alan ülkelerden birisi olmuştur. OECD ortalaması olarak mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranı, 2011 yılı Haziran ayında 2009 yılı Nisan ayına göre 0,1 puan artarak yüzde 8,3’e yükselirken, Türkiye’de ise 4 puan azalarak yüzde 9,2’ye gerilemiştir. 2010 yılında TÜFE yıllık artış hızı yüzde 6,4 olarak gerçekleşmiş ve hedefin 0,1 puan altında kalmıştır. Mal ve hizmet grubu fiyatları önceki yıllar ortalamalarının altında kalmış, çekirdek enflasyon orta vadeli hedeflerle uyumlu hareket etmiştir. Gıda fiyatları yıl boyunca dalgalı bir seyir izlemiş ve enerji fiyatları yılın son çeyreğinde kayda değer artış göstermiştir. Yurtiçi talepteki güçlü artışa rağmen yurtiçi talep, çıktı açığının azalarak da olsa devam etmesi nedeniyle, enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmamıştır. 2011 yılının Ocak-Eylül döneminde ise ithalat fiyatlarının birikimli yansımaları, gıda fiyatlarındaki artışlar, nominal döviz kurundaki yükselme ve baz etkisiyle TÜFE yıllık artış hızı yüzde 6,15 olarak gerçekleşmiştir. Mevcut dinamiklerin TÜFE yıllık artış hızını 2011 yılı sonunda yüzde 7,8 civarına yükselteceği beklenmektedir. Kaynak: Kalkınma Bakanlığı.
Yorumlar kapalı.