SERBEST MUHASEBECİ
MALİ MÜŞAVİR
AF DEĞİL YAPILANDIRMA GELİYOR
Vergi Affı; vergi aslının bir kısmının veya tamamının alınmaması veya silinmesidir. Bu da, Anayasa hükmü gereği kanun ile olur. Türk vergi tarihinde geçmiş bazı hükümetlerce çeşitli adlarla vergi afları getirilmiştir. Ancak, vergi affı çokta tercih edilen ve mükellefler açısından da adil bir uygulama olmayıp, artık ülkemizin de vergi aflarını kaldıracak durumu yoktur.
Ödeme Kolaylığı (Yapılandırma) ise; Mükellefin tahakkuk etmiş borcuna kaydedilmiş ancak çeşitli nedenlerle zamanında ödenememiş vergi aslına (ana parasına) uygulanan gecikme faizleriyle birlikte ciddi rakamlara ulaşan vergilerin, biriken gecikme faizlerinin silinmesi veya gecikme faizlerinde ciddi indirimler yapılarak (enflasyon seviyesinde) ödenmesi gereken rakamın yeniden yapılandırılıp (18 ay veya 24 ay gibi) taksitler halinde tahsiline imkân sağlanmasıdır.
Bilindiği üzere son günlerde Maliye Bakanlığı ve hükümet tarafından yapılan açıklamalara göre en geç 2010 yılı sonuna kadar yetiştirilmesi planlanan vergi ve prim borçlarıyla ilgili yeniden yapılandırma tasarısı hazırlık aşamasındadır. Bu tasarının son birkaç ay borcu olan mükellefleri kapsamayacağı, vergi asıllarını hiçbir şekilde kaldırmayacağı, hesaplanacak faiz tutarının da enflasyon rakamlarının altında olmayacağı kesindir ve bu hususlar yapılandırmayı bekleyenler tarafından da bilinmelidir.
Çünkü nasıl olsa yapılandırma çıkacak düşüncesi ile üç beş aylık birikmiş borçlarını ödemeyenler veya vadesi gelecek vergi ve prim borçlarını da bu sebeple ödemeyi geciktirecekler bilmelidir ki, kısa vadedeki bu borçlarından dolayı yapılandırmadan faydalanmaları mümkün değildir.
Getirilecek bu yeni düzenleme, biriken vergi borçlarının gecikme faizlerinde ciddi indirimler yaparak yeniden yapılandırılması, taksitlendirilmesi amaçlanmış bir ödeme kolaylığıdır.
Ayrıca vergi ve prim borçlarını süresinde ödemeyen, borcu olan mükellefler, sağlanan prim teşviklerinden, desteklerden yaralanamamakta, banka, kosgeb gibi kurum ve kuruluşlara yapacakları kredi müracaatların da veya ihale makamınca istenen borcu yoktur belgelerinde sorun yaşamaktadırlar.
Bu nedenle vergi ve prim borçlarını süresinde ve düzenli ödeyen ancak bir kaç aylık borcu bulunan mükelleflerin, yapılandırmadan faydalanmak amacı ile mevcut vergi ve prim borçlarını da aksatıp, ödemeden vazgeçmeleri menfaatlerine değil, aksine zararlarına olacaktır.
EMEKLİLİK İLE İLGİLİ SORU ve CEVAPLAR
Bu bölümde her hafta bir okuyucumuzun emeklilikle ilgili sorusuna cevap vermeye çalışacağım.
Soru : Bayanım. 1966 yılında doğdum. Halen isteğe bağlı ödüyorum ve 1993 yılından itibaren bugüne kadar toplam 4200 gün isteğe bağlı sigorta ödedim. 1990 ve 1996 doğumlu iki çocuğum var. Erken emekli olabilmem için ne kadar ve hangi kurumdan prim ödemem gerekiyor. Doğum borçlanması yapabilirmiyim?
Cevap : 2008 yılı ve öncesine ait isteğe bağlı müracaatınız olduğundan, bu dönemlere ait primleriniz 4/a (SSK) isteğe bağlı sigortalısı olarak dikkate alınacağından Doğum borçlanması yapma hakkınız var. Ancak sigortaya ilk tesciliniz 1993 yılında olduğundan, 1990 tarihindeki doğumu borçlanamazsınız. İkinci çocuğun doğum borçlanmasını ise eğer 1996-1998 yıllarında prim ödemeniz yoksa 720 gün borçlanabilirsiniz. İsteğe bağlı prim ödemeye devam eder ve doğum borçlanması yaparsanız, 50 yaşında emekli olursunuz.
PRATİK BİLGİLER
Süresi Ekim 2010’da sona eren bazı ödemeler;
– Eylül-2010 dönemi Muhtasar ve KDV Beyannamelerin verilmesi, Tahakkuk Eden Vergilerin Ödenmesi,
– Temmuz-Ağustos-Eylül (3 aylık), 2010/3.dönem KDV ve Muhtasar Beyannamelerin verilmesi, Tahakkuk Eden Vergilerin Ödenmesi,
– Eylül Ayına Ait 4/a-b Kapsamındaki (SSK-Bağ-kur) Primlerin Ödenmesi,
– Eylül Ayına Ait Form (Ba) ve (Bs)nin Verilmesi,
– İlan ve Reklam Vergisinin Beyanı ve Ödemesi,
NOT : Görüş ve önerilerinizi www.mujdatguney.com adresinden iletebilir, ayrıca bu adresten makaleleri de takip edebilirsiniz.
Yorumlar kapalı.