“Siz ey imana ermiş olanlar! Cuma günü namaz için çağrıldığınızda her türlü dünyevi alışverişi bırakıp Allah’ı anmaya koşun! Eğer bilseniz, bu sizin yararınızadır.” (Cuma:9)
İmanının farkında olan, imanının gereklerini yerine getirme telaşında olan, kendisini Allah Azze ve Celle’nin bu ayetlerine muhatap kabul eden herkesin Cuması mübarek olsun.
Çok değil belki on sene öncesine kadar Cuma namazı için insanlar camilerde toplandığında, İmam-Hatipler hutbe okumak için minbere çıktığında, sokaklardan sesler gelmez olurdu. Çünkü insanlar camide olurdu. Şimdilerde yukarıdaki ayete karşılık vermek isteyenler camilerdeki yerlerini alırken dışarıdan araba sesleri, insanların alış-verişe devam ettiklerinin ispatı olan sesler ve en kötüsü de mabedlerimizin artık iyice dibine giren kahvehanelerden gelen oyun sesleri vaazlara ve hutbelere karışır oldu.
Şehirler kalabalıklaştığından mıdır, insanlar duyarsızlaştığından mıdır, yoksa cami, Cuma ve cemaat kavramları umursanmadığından mıdır bilinmez; Müslümanların haftalık olağan kongresine katılım gitgide azalmakta. Bir yandan dolduramadığımız camiler inşa etmedeyken, asıl inşa edilmesi gereken insan faktörünü göz ardı ediyoruz. Asr-ı saadetten sonra gelen saltanat yönetimlerinin marifetleriyle camilerden ve Cumalardan ayakları kesilen ve büyük bir ümitle bekleyen kadınlarımız için hala bir çözüm üretilememişken, bir de erkeklerimizin umursamazlığı eklenince camiler ve Cumalar öksüz kalmaya devam edecek korkarım.
Bugün Zilhicce’nin 2’si. Hac günleri başladı. Nasıl ki Hac, Müslümanların yıllık kongresiyse, Cuma da dediğimiz gibi haftalık kongresidir. Nasıl ki dünya Müslümanları, bugün pek işlevini yerine getiremese de Hac’da problemlerini, dertlerini, çözümlerini, yardımlaşmayı, birliği, vahdeti, ümmeti konuşacaklarsa, Cumalar da küçük toplumların dertlerinin çözüme kavuşturulduğu, dini meselelerin yanısıra dünyevi meselelerin de konuşulduğu, konuşulması gerektiği bir biraraya gelme olmalı…
Senelik, aylık olarak tek merkezden hazırlanan hutbelerin yerini, bilgili ve birikimli dininin görevlisi kardeşlerimizin ihtiyaçlar doğrultusunda hazırlayarak cemaate irad edeceği hutbelerin alacağı günler, daha bir yaşanılır kılacaktır Cumaları. Bir de hanım kardeşlerimiz için de camilerimizde yer ayrıldığı, onların da bu manevi havayı teneffüs ettiği, çocuklarımızın, gençlerimizin, öğrenci kardeşlerimizin cıvıl cıvıl safları doldurduğu Cumalar…
Birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyacımızın olduğu böyle günlerde; üç kuruş daha kazanabilmek uğruna, oyunun başından kalkamayıp da birkaç el daha oynayabilmek uğruna, namaza ayırabileceği on-onbeş dakikayı kazanç sayıp dünya zevklerine kurban etmek uğruna Cumalarını bayram edemeyenler de işin farkına varıp, haftalık bayrama iştirak ettiklerinde inşaallah her şey biraz daha iyiye gidiyor olacak.
Cuma birlik demektir, bir araya gelmek demektir, beraberlik demektir, kardeşlik demektir, farkında olmak demektir, despotizme meydan okumak demektir, haksızlığa karşı dik durmak demektir. Cemaat de, bugünlerde pek iyi şekilde kullanılmasa da bütün bunların bilincinde olup, Allah’ın çağrısına kulak vererek, bu çağrıya icabet eden Müslümanların oluşturduğu topluluk demektir.
Rabb’imiz bizleri “Hakkıyla iman edenlerden, namazı dosdoğru kılanlardan, zekatı da layıkıyla verenlerden kılsın ki, mükafatımızı O’nun katında bulabilelim ve korku ve hüzün bizden uzak olsun.” (Bakara:277)
Yorumlar kapalı.