Çarpık kentleşme; kentlerin, nüfus patlaması
sonucunda, plansız ve denetimsiz olarak, gelişigüzel, altyapısız, her türlü
estetik kaygıdan uzak bir şekilde, merkezden dışa doğru adeta bir ur gibi
büyümesidir. Bu durum çevrede, insanca yaşamaya imkan vermeyen ilkel
yerleşmelerin kenti kuşatmasına, merkezde ise mevcut dokunun tahribine,
tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin yok olmasına yol açmaktadır.
Bunun sonucu, kentlerin ölümü, insanların mutsuzluğu
ve toplumun düzensizliğidir. Batıda 19. yüzyılda, endüstrileşme ile başlayan
kentlere göç olayı, Türkiye’de 20. yüzyılın ikinci yarısında yaşandı.
Şehirlerimiz son kırk yılda, daha önceki nüfuslarının beş on misli nüfus
artışları ile karşı karşıya kaldılar. Yerel yönetimler de mecburen bazı
tedbirleri almak zorunda kaldılar. Belki, çok daha zengin ülkelerde dahi
böylesine büyük bir artışı kısa zamanda sağlıklı, çağdaş kentler inşa ederek
barındırmak mümkün değildi. Ancak Türkiye’deki çarpık kentleşmenin, hiçbir
mazeretin affettiremeyeceği kadar, insan onuruna yakışmayan ilkellikte olduğu
da bir gerçek maalesef.
Çarpık kentleşmeyi Tosya açısından
değerlendirdiğimizde, çok eski bir yerleşim yeri olması hasebiyle, günümüze
göre bi hayli çarpık. Yerel yönetimler yıllardır bu çarpıklığı düzeltmeye
gayret ediyorlar. Bir hayli de yol alındı bu hususta. Hele güzel yapıları,
devam eden konut inşaatları, açılan yeni iş yerleri ile Bahçelievler ve
Yunusemre Mahalleri, kanaatimce Yeni Tosya’nın ileriki yıllarda rahat, temiz ve
ferah bir Şehir olacağının işaretleri.
Yeni yerleşim yerlerindeki yeni yapılan binalar
hariç, eski yapıların dış cephe boyasında sıkıntılar, çarpıklıklar hâlâ devam
ediyor. Her site veya bina sahibi, hatta her okul yönetimi, kendi sevdiği
renkle dış cepheyi boyamakta bir beis görmüyor. Han, bizde bir söz var ya “mal
benim değil mi kardeşim, dinamit koyar patlatırım” diye. Hayır kardeşim o kadar
da uzun değil, patlatamazsın. Mülkiyeti sana ait olabilir ama “uygun olan doku”
diye de bir kavram var.
Şahsen binaların renk uyumu konusunda Belediyemizin
biraz daha hassasiyet göstermesi gerektiğine inanıyorum. Mevzuat nasıldır
bilmiyorum ama, mevzuatta bir yaptırım gücü olabileceğini düşünüyorum. Bu
vesile ile site ve bina sahiplerini renk uyumu konusunda hassasiyet göstermeye
davet ediyorum. Kentleşme konusunda ileride daha başka konuları da sizlerle
paylaşmak ümidiyle hoşça kalın.
Yorumlar kapalı.