Ekonomi bilimi
insanın ihtiyaçlarını sınırsız olarak görse de, ihtiyaçlar sınırsızdır dese de,
bize göre ihtiyaçla sınırlı. Mesele en basit seviyeden ele alındığında üç temel
ihtiyaç tarif ediliyor ekonomide: Doyma, barınma ve güvenlik. Öyle ise sınırsız
olan ihtiyaçlarımız değil, ise taleplerimiz, sahip olma isteğimiz.
Diğer
taraftan, kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız olduğu kabulü üzerine inşa
edilen küresel ekonomik düzen, üst üste yaşanan krizler ve sürekli büyümeye
dayalı anlayışın gezegene verdiği zarar üzerine bugün bu temel kabulü
sorguluyor. Büyük bir zihniyet değişiminin gerekliliği tartışılıyor. “Sade
hayat” her ne kadar şimdilik bir fantezi gibi dursa da insanlığın devamı için
tek alternatif olarak öne sürülüyor.
Bizim müslüman vicdanımız, birer ilahî nimet olarak
gördüğümüz kaynakları hoyratça tüketen, tahrip eden bu azgın düzenden daima
rahatsızlık duydu, duymalı da. İnsanlığın bir bölümünü köleleştiren zenginliği,
bu zenginliğin altındaki haleti ruhiyeyi bir türlü anlayamadık.
Dolayısıyla
bizim zenginlik hayalimiz başkalarının kurduğu hayalle aynı değil. Her şeyden önce zenginlik kavramına yüklediğimiz farklı
anlamlar var. İnsanın istediği her şeye sahip olma imkanı olup da fakirliğin
pençesinde kıvranabileceğini biliyoruz. Ancak karnını doyuracak varı olduğu
halde çok zengin olabileceğini de. Çünkü bizim zenginlik ve fakirlik anlayışımız “sahip
olmak” üzerine değil, “olmak” üzerine kurulu.
Elbette o
çok yanlış şekilde eleştirilen “bir lokma bir hırka” anlayışı değil
savunduğumuz. Rabbimizden dünyada da ahirette de zenginlik isteriz. Ama evet,
dünyayı ve ahireti birbirinden ayırmadan. Mala mülke ulaşınca bu ikisini farklı
kefelerde tartmak isteyenlerin aslında iflas ettiklerini bilir, en iyisi biz hakkımızda
hayırlı olanı talep ederiz.
İçine
düştüğümüz çeşitli durumlarda ister istemez hadi hayırlısı deriz,
hakkımızda hayırlı olanı isteriz, ister istemez kelimeler dilimizden dökülür
gider değil mi? İyilik ve hayır duygularımızın zirveye çıktığı bu mübarek gün
ve gecelerde, bir başka düşünür, bir başka hayal ederiz.Hayallerimize dalıp
giderken, evine akşam iftar için bir sıcacık pide getirebilmeyi, sahurda
bırakın abur cuburu, aşına bir katımlık yağın hayalini kuranların Tosyamızda
mevcut olduğunu da hatırlayalım olur mu? Hoşça kalın.
Yorumlar kapalı.