(Cumanız Mübarek Olsun)
Yunus Emre bir şiirinde “Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır” der. Bazen hayal ederim,düşünürüm,bir karınca yuvasının önünde. Yunus edeple, incelikle, hayranlıkla çömelmiş, gelip giden karıncalara hayretle, saygıyla bakıyordur. Öteden beri “hayret duygusuna” çok önem veririm ve onu hep bizi Allah’a ulaştıran köprülerden biri gibi görürüm. Dikkatle bakacak olursak, dinin de, ilmin de, güzel sanatların da özünde, aslında, kökeninde hep aynı hayret duygusunu görürüz. Gece herkesin uyuduğu bir saatte yıldızlara bakmak, onların akıl almaz güzelliği ile ürpermek ne muhteşem bir olaydır.
Sabahleyin kuşların seher vaktinde koro halinde söyledikleri cıvıltıyla bir insanın gözleri yaşarmamışsa, bir kelebeğin kanatlarındaki ilâhi güzellikle kendinden geçmemişse, o kimseye ne diyebiliriz. Bütün doğada, her zerrede Hak’kın muhteşem bir güzelliği, ürpertici bir tecellisi zuhur ediyor. Kışın karlarla örtülü dallardan, ilkbaharda o harikulâde güzel bahar çiçeklerinin açılışı. O renk cümbüşü, insanı zevkten sarhoş ediyor, hem sarhoş da etmeli.
Bir müslümanın defnedilecek, Resulullah (sav) Efendimiz de oradalar. Cenaze toprağa konulmazdan önce, Kâinatın Efendisi mezardaki bir taşı işaret ederek, o taşı oradan alın, buyuruyorlar. Hazır olan cemaatten biri, “Ya Resulullah, ölü, taşı hisseder mi?” diyor. Yüceler yücesi Peygamberimiz, o her zamanki incelik ve zarâfetiyle, “Ölü o taşı duymaz, hissetmez, ama o taşın varlığı, bizim gözlerimizi incitir.” buyuruyorlar.
Peygamberimizin Hak’ka göçüşünden bir süre sonra, müstesna şahsiyeti ile gözleri ve gönülleri kamaştıran bir sahabeyi, sevenleri bir gün yemeğe davet ederler. Sofrada büyük bir İslâmî incelikle ve edeple konulanlar yenir. En son karpuz getirirler. O günün şartlarına göre, karpuz buz gibi soğutulmuştur. Yalnız bir şey dikkatleri çeker. O mübârek zat, karpuza elini bile uzatmaz, uzaktan seyirci kalır. Sofradakiler hayretler içindedir. Biri dayanamaz. “Efendim” der, “Hiç karpuzdan buyurmadınız? Acaba bizim bilmediğimiz bir günah mı var?” O güzeller güzeli insan, cevap verir. “Neden günah olsun. Karpuz çok güzel bir nimet. Yalnız ben Resulullah (sav) Efendimizi hiç karpuz yerken görmedim. Acaba yerken bir hata yapar mıyım, edep dışı bir harekette bulunur muyum diye korkuyorum, çekiniyorum. Onun için elimi uzatmıyorum” cevabını verir. Hoşça kalın.
Yorumlar kapalı.