Bilgi sahibi insan olmak başka, olgun, kâmil, anlayışlı insan olmak başka. Bugün toplumumuz sıkıntı içinde. Böyle bir toplumda dengeli olmak çileli bir iş doğrusu; ama imkânsız da değil. Büyük okyanuslarda gemiler nasıl büyük fırtınalarda yavaşça limana sığınırlarsa, insanların da büyük sıkıntılarda sığınacakları iman kaleleri olmalı. Yoksa hayat çekilmez olur. Ben şahsen, bir sıkıntıya uğrayınca “Sabır,” diyorum, “eğer bu problemi çözemezsen sonra daha büyük sorunlar seni bulur. Otur, aklınla, bilginle, tecrübenle bu işi halletmeye çalış. İşin içinden çıkamazsan salih insanlara danış. Hem kaldırılamayacak yükü Allah’u Teala (cc) insana vermez.”
Ben tesadüflere de inanmıyorum; tesadüf dediğimiz aslında tevafıktır malum. Tesadüfen tanıştım, okudum, gördüm diyorsak bu doğru değil. Ağzımızdan çıkan her söz, kalemimizden çıkan her kelime, her düşüncemiz, her hayalimiz bizi sıkı sıkıya bağlıyor, bir gün ortaya çıkıyor. Herkes hayatına bir ışık, bir güzellik getirebilir. Hayatta hiçbir şeye sahip olmadığı halde mutlu olan, güzel yaşayan insanlar da var aramızda. Yeter ki görmek için bakalım. Özellikle bazı kimseler sıkılınca isyana giderler. Oysa hayat olabildiğince güzel, muhteşem.
Kur’an-ı Kerim’de bir Ayet-i Kerime var lütfen hep hatırlasak: “Allah (cc) her an yeni bir şen üzeredir” Her şey, her an yeniden yaratılıyor. Yunus’da “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası.” diyor. Resullullah Efendimiz “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır”buyuruyorlar. Etrafta olumsuz şeyler varsa ben mecbur muyum onları takip etmeye, onları dinlemeye, izlemeye. Bu hayatı her saniyesiyle değerlendirmek zorundayız, eğer objektifimizi hep diğer insanlara çevirirsek, etraftaki insanlar hırsız, ahlaksız vs diye o zaman biz kendi hayatımızı nasıl yaşayacağız? Ben niçin kendimi üzeyim değil mi?.
Bazı okumuş cahiller söze başlarken “İşte cahil imamlar..” diyorlar, “bizi onlar geri bıraktı diyorlar”. Sen de o zaman aç kardeşim “Kur’an-ı Kerim’i oku, birkaç ayeti olsun yaşa. Dünyada en az altı milyar insan yaşıyor, altı milyar ayrı düşünce olabilir, ama müsaade edin de ben de kendi hayatımı yaşayayım. Biz bu dünyaya gül koklamaya, güzel sevmeye geldik. İnsanlar cahil diyene kadar gidip bir gönül ehli insanı ziyaret edin. Sizin de içiniz renkle, ışıkla dolsun, aşkla dolsun. Hoşça kalın.*rç*
Yorumlar kapalı.