*Cami bahçelerinden kaldırımlara taşan seccadelerin üzerinde yeni bir güne değil de hayata başlamanın heyecanıyla beklerken; yüzümüzü okşayıp kalbimizi titreterek geçer bayram serinliği. Işıltılı bir pınar, duru bir ırmaktır bayram kana kana suyunu içtiğimiz, berraklığında arındığımız ve yeniden hayat bulduğumuz. Kuruyan yapraklarımız o suyun iksiriyle hayat bulur, çatlayan kalbimiz o iksirle giderir susuzluğunu.
*Geride bıraktığımız günlerin özeti gibidir bayramlarda yaşadığımız hüzünler sevinçler. Ayrılıklar vedalar yaşamışsak bayrama ulaşıncaya kadar, lokmalar boğazımıza dizilir kalabalık bayram yemeklerinde, aniden boğazımıza düğümlenir lokmalar. Ya da saadet dolu günler bırakmışsak geride ve yeni fertler katılmışsa ailemize, bayram günü artar sürurumuz, aydınlanır dünyamız. Sahip olmanın sevincini, yitirmenin hüznünü bayramlar tattırır bize ve yıllar geride kaldıkça yine bayramlar öğretir ki hakikatte ne sahip olma vardır, ne kazanma, ne kaybetme…
*İster hüzünle çalsın kapımızı ister sevinçle, bayramın olduğu yerde takvimler silinir, saatler boşa döner duvarlarda. Zaman yalnızca bayrama ayarlıdır. Dünyanın telaşı bitip de kalbimiz durgun sularda sakin bir kuğuya döndüğünde hatırlama ve hatırlanma vaktidir bayram.
*Küçücük bir çocuktur o; her arefe gününde kapımızı tıklatır ve sevecen bakışlarla kalbimizin en rikkatle dolu yerine dokunarak şeker ister, tebessümle süslenmiş merhamet dolu bir bakış ister.
*Bayramda kapısı çalınmayan, eşiğinden içeri misafir atlamayan, çalacağı kapısı olmayan ve ziyaretine gideceği bir mezar dahi bulunmayan kimse gerçekten yalnızdır yeryüzü gurbetinde.
*Babamızın boynuna uzun uzun sarılmak, annemizin göğsüne yaslanıp kalmak, damarları çıkmış kuru ellerini cennet çiçeklerini öper gibi öpmek için en güzel bahanedir bayram. Çocuklarımızın gözlerinden yüzlerinden doya doya öpmek ve kokularını içimize çekmek, onları caddelerde boyunlarımızda taşımak, tanımadığımız insanlara selam vermek, tebessüm etmek, ak sakallı dedelerin gül suyu kokan yüzüne yüzümüzü yaslamak için bulunmaz bir fırsat, kabul olunduğunu gördüğümüz duadır.
*Hani benim gibi sulu göz iseniz, sebepsiz ağlayan biri iseniz, saklamanıza gerek yoktur gözyaşlarınızı bayram sabahlarında. Zira sebebi sorulmaz bayramda dökülen gözyaşlarının. İçinizden mi geldi, bırakın, tutmayın kendinizi, salıverin çocuklar gibi hem de.
*Küskünlüğün, düşmanlığın içeri alınmadığı, her burcunda ebediyet arzusuyla işlenmiş bayrakların dalgalandığı bir kutlu şehir, bir mübarek ülkedir bayramlar.
*Zahirde sayılı olsa da eşiğine vardığımız bayramlar, türlü türlü küçücük bayramlar da vardır kapısı önünden geçtiğimiz, eşiğinden atladığımız. Gökyüzüne bakabilmenin, çiçeklerle sohbet edip, akan sularla söyleşmenin, hatta kimi vakitler nefes alıp verebilmenin dahi bizi o kapıların önüne taşıdığı olur. Bazen Eyyüb gibi sınanır ve yaralarımızdan kurtuluruz o günde. Bazen Yakup gibi hasretini çektiğimiz Yusufumuzu kucaklarız, fer gelir, can gelir gözlerimize. Bazen Âdem gibi cennetimizde yitirdiğimiz Havva’yı yeniden buluruz yeryüzü sürgününde.
*Onca kıssa yalnız bizim yazgımızda tekrar etmez; kurt kuş, börtü böcek, bulut çiçek, dağ taş dahi cüssesince aynı hal üzere yürür ve benzer kapılardan geçer; bulutun yağmura döndüğü, ağacın meyveye durduğu, kelebeğin güneşi selamladığı, çiğdemlerin topraktan başını uzattığı, turnaların vatanına vardığı, ırmakların okyanusu bulduğu vakittir bayram.Hoşça,sağlıkla kalın.
Yorumlar kapalı.