Aramızdaki Organizatörler!
Geçenlerde işten çıkıp karşıdan karşıya geçmek için yeşil ışığın yanmasını beklerken, herkes kadar sabırlı davranamayan iki kişi kendini yola attı. Ne kadar büyük bir hata yaptıklarını fark etmeleri ise birkaç saniye sürdü.
Mesele hızla yaklaşan bir araç filan değil, yaşlı bir amcaydı. Susturamayacakları, asla cevap veremeyecekleri, azarlarını sineye çekmek zorunda kalacakları bir amca… Hani çevresindeki her şeyle alakadar olan, her duruma laf atan asabi yaşlı amcalar olur ya, tam öyle!
Daha ikinci adımlarını atmadan başladı gençlerin ardından söylenmeye:
– Piii! Bir de Avrupa Birliği’ne girecez diyorlar! Olmaz efendim olmaz, böyle insanlar varken olmaz! Daha karşıdan karşıya geçmenin adabını bilmiyorlar, bir de Avrupa Birliği’ne girelim diyorlar!..
Yeşil ışık yandığında amcanın homurdanması hâlâ son bulmamıştı.
Benim burada takıldığım şey yaşlı amcanın haklı olması ya da gençlerin kural tanımazlığı değil. Benim kafama takılan şey yaşlı amcalarımızın ya da teyzelerimizin çevrelerinde vuku bulan her olaya diledikleri gibi yorumu yapıştırabilme rahatlıkları. İnsanı öyle bir durumda bırakıyorlar ki ne cevap verebiliyorsunuz, ne de haklı olduğunu söyleyip el pençe divan durabiliyorsunuz. Çünkü iki şekilde de azarlamaları son bulmuyor. Ama tabii ki toplum düzeni için olmazsa olmazlardan biridir onlar.
Asabi yaşlı amcaların bitmek bilmeyen yorumlarına daha çocuk yaşta alışırız. Top oyunlarını sevmeyenler daha en başta tavırlarını belli eder, evlerinin civarında olabilecek herhangi bir toplu spor faaliyetini daha gerçekleşmeden engellerler. Sloganları “Keserim topunuzu, oynatmam oyununuzu!” şeklindedir.
Bu türden asabi amcalara zaten hepimiz alışığız ama bir versiyonu var ki evlerden ırak… Bunlar oynanan oyuna karışan amca tipidir. Mesela top oynasanız hiçbir ara pası beğenmez, hiçbir gole hayran kalmaz, hiçbir taktiği kabul etmez. Genellikle çocuklara “O top öyle mi oynanır!” “Ben o golü gözüm kapalı atardım!” “Bak kerataya, nasıl da yedi golü!” gibi yorumlarda bulunur, senelerdir gün yüzüne çıkaramadığı teknik direktör yanını, oturup akşama kadar çekirdek yediği balkonundan gösterir. Neyse, yine de bunlar top oynamaya hiç izin vermeyen asabi amcalardan kat be kat iyidir.
Bir de asabi amcalarımızdan olur olmaz bir şeye kızıp yolda söylene söylene yürüyen versiyonu var ki onlarla karşılaşanların durumu daha vahim. Hızlı geçen bir araba, çöp kurcalayan bir kedi, yüksek sesle bağıran bir simitçi… Çevrede rahatsızlık faktörü olabilecek herhangi bir şey bu amcalarımızın diline dolanmak için yeterlidir. İlk görüşte “Herhalde kulaklığı var, cep telefonu ile birine bir şey anlatıyor!” diye iyimser bir şekilde yaklaşsanız da, daha sonra söylenmesinin sebebinin yarım saat önce yanından hızla geçmiş bir motosiklet olduğunu anlarsınız.
Bu amcalar söylene söylene eve varır, koltuklarına oturur, söylenmeye devam eder. Ta ki teyzemiz “Yine kime söyleniveriyon?” diyene kadar. Unutmayın, asabi amcayı susturabilecek tek etken teyzelerimizdir.
Bu arada bir şey dikkatimi celbetti, bahsettiğim asabi amcalara nedense ne bizim köyde ne de bizim çay ocaklarında hiç rastlamadım. Acaba bizim köyün çorbasını içenin sinirleri mi yatışıyor?
Yorumlar kapalı.