TÜKETİM VE KANAAT-2-
·
Tüketim kültürünün hayatımızdaki etkisini hissettirdiği alanları birkaç başlık altında ele alabiliriz.
Bunların başında alışveriş davranışının değişen doğası geliyor. Günümüzde alışveriş yapmak sadece gereksinimi karşılamak için yapılan bir etkinlik değil. Alışveriş daha çok, isteklerin/arzuların tatmin edilmesine hizmet ediyor. Bu durumda insan her zaman alışveriş yapabilir, çünkü her zaman her şey talep edilebilir. Bu talebin karşılanmasında kısıtlayıcı unsur para ise, tüketim kültüründe bunun da kolayı var. Paranız yoksa kredi kartlarınız var. “İhtiyaçlarınızı ertelemeyin” sloganı gizliden “isteklerinizi/arzularınızı ertelemeyin” mesajı iletiyor. İstekler/arzular ise ego/nefs ile ilgili olduğundan bu istemenin yani alışverişin sonu yok. Tüketim kültüründe alışveriş davranışı arzu edilenin elde edilmesi ile sonlanmıyor. Elde edilenin tatmini yeni bir açlığa kapı aralıyor, böylelikle alışveriş etkinliği durmadan, bitmeden, duraklamadan sürüyor.
Tüketim kültürünün toplumsal etkilerine baktığımızda çarpıcı sonuçlarla karşılaşmak mümkün. Tüketimin baş döndürücü hızı, eski olanın yeniye taşınmasına, kadim olanın sürdürülmesine olanak tanımıyor. Bunun anlamı geleneğin, örfün, toplumsal değerlerin bir önceki kuşaktan bir sonrakine aktarılamaması. Toplumsal kopuşlar bireyleri kaçınılmaz olarak boşluğa düşürüyor. Sosyalleştiği zeminin kadim bağı ile ilişiği koparılan bireyler sürekli yeni uyaranlar, yeni mesajlarla karşılaşıyorlar. Başka bir ifade ile yabancısı oldukları bir dünyanın kültürel muhtevasına maruz kalıyorlar. Her şeyin çok kolay ve hızlı bir şekilde tüketildiği bu yüzergezer kültürel zeminde kalıcı olana yer yok. Anı yaşamanın telaşı geçmiş ve gelecek kaygısından koparılmışlık, sürekli farklıyı arama, popüler eğilimler, trend yönelimler, moda düşünceler gibi içeriği çok çabuk başkalaşan akımlar tüketim kültürünü besleyen sözde felsefi yapılar.
Vazgeçmek, tüketim kültürünün oluşturduğu bilincin en önemli karakteri. Vazgeçmek eylemi bir yandan bireyleri yaptıkları tercihlerde özgüven yitimine sürüklerken diğer yandan tüketimi de güvence altına alıyor. Bireyler tüketim kültüründen çok kolay vazgeçmeliler. Satın aldıkları kıyafetleri beğenme süreleri birkaç ayla sınırlıdır. Moda bu süreyi en aza indirme ritüelleri ile yüklü. Bu sadece sahip olunan ürünler üzerinde değil, sosyal ilişkilerde de geçerli. Kalıcı dostluklar yerine tüketim kültüründe iş arkadaşlıkları, ya da konulu ve süreli arkadaşlıklar fayda temelli kuruluyor.
Uzun süreli birlikteliklerin imkânsızlaşması evlilik kurumunu da zedeledi. Tüketim kültüründe hevesler, tercihler çok çabuk değiştiğinden bir zaman sonra çiftler birbirlerinden vazgeçmekte bir sakınca görmez hale geliyorlar. Tüketim kültürü bireylerden oturmuş, kalıcı bir karakter yapısı yerine sürekli başkalaşmaya açık, eğilimleri hızlı değişen bir kimlik profili istiyor. Büyük süpermarketlerin, alışveriş merkezlerinin tüketici eğilimlerini çok yakından takip etmesi ve bu eğilimleri satış politikasına göre yönlendirmesi bunun en açık göstergesi.
Devam edecek
Yorumlar kapalı.