Hayat, insanın önüne kendisini düzeltmesi için sayamayacağı kadar böyle güzel fırsatlar çıkarır. Ancak herkesin bunları fırsat bilerek yaşamına çeki düzen verdiğini söyleyemeyiz. Bazen büyük şehirlerdeki cenaze namazlarına şahit olursunuz: Musallâya konan cenazenin onu tanıyanlara söylediği hiçbir şey yokmuş gibi, katılanların önemli bir bölümü kenarda bekleyerek cami cemaatinin cenaze namazını kılmasını bekler. Bir kısmı da cenaze namazını kılmakla birlikte, bir şeyi kutlamaya gelmişçesine arkadaşlarıyla olağan günlük konuşmalarını devam ettirir. Hiçbir ders ve ibret almadan cenaze merasimini bitirerek evlerinin, işlerinin yolunu tutarlar. Hayata kaldıkları yerden aynen devam ederler. Bir cenazeyi, bir ahiret yolcusunu, bir ölüm habercisini uğurlanmamış gibi… Sanki ölüm onların kapısına uğramayacakmış, aynı yere uzanmayacaklarmış gibi…
Müminin, hayatın önüne çıkardığı fırsatları ganimet bilerek kendisine çeki düzen vermesi çok önemli olmakla birlikte, önemli olan bir husus daha vardır: Değişimi devamlı kılmak…
Nitekim etrafımızda nice insanlar görürüz, hayatın kendilerine sunduğu fırsatı güzel değerlendirirler ancak bunu fazla devam ettiremezler. Mesela hac ibadetini yerine getirdikten sonra bir müddet ibadetlerine ciddiyetle devam eden, haram helal hususunda son derece hassas olan, ağzından kötü bir söz çıkmaması için çırpınan bazı insanlar, bir müddet sonra bu hallerini kaybetmeye başlarlar ve neredeyse hac öncesi hayata geri dönerler. Bir dönem geçtikten sonra üzerlerinde sadece “hacı” ismi kalır. Bu da çoğunlukla onlarla alay etmek için kullanılır. “Hem hacısın, hem de yaptığına bir bak!” anlamında…
Yorumlar kapalı.