Dün
Belçika’nın terör yapılanmalarına bakış açısını kısmen özetlemeye çalıştım.
Kaldığımız yerden devam edelim..
İngiltere’nin
ençok okunan gazetelerinden Independent, Belçika’nın başkenti Brüksel’de
vahşice katliamlar yapan DAEŞ terör örgütüne ilişkin bir harita yayımladı. Bu
haritaya göre, en son vahşi katliamlara imza atılan Brüksel’in, AB ve NATO’nun
başkenti olmasının yanı sıra DAEŞ’in de Avrupa’daki başkenti olduğunu ortaya
koyuyor. Avrupa’daki DAEŞ varlığında birinci olan Belçika’dan sonra İsveç,
Danimarka ve Fransa geliyor. Her 1 milyon nüfusa karşılık Belçika’da 40,
İsveç’te 32, Danimarka’da 27, Fransa’da
18 DAEŞ teröristinin olduğu yine o haritanın verileri arasında yer alıyor.
ABD’li
Associated Press(AP) haber ajansı, DAEŞ’in Avrupa’da saldırılar düzenlemek
üzere 400 militan yetiştirdiğini, AP’ye konuşan yetkililerin, Avrupa’daki DAEŞ
hücrelerinin saldırıların yerini ve zamanını kendilerinin belirlediğini ve yarı
bağımsız yapılar olarak hareket ettiklerini, ayrıca bu hücrelerin Paris ve Brüksel saldırılarında
olduğu gibi olabilecek en yüksek can kaybına yol açacak türden saldırılar
düzenlemeleri talimatı aldıklarını, hücrelerin birbirleriyle de kısmi iletişim
içerisinde oldukları ifade edilmektedir. AP’ye konuşan Iraklı ve Avrupalı
istihbarat yetkilileri, Avrupa’da saldırı düzenlemeleri istenen militanların
Irak ve Suriye’deki kamplarda yetiştirildiğini aktarıyor.
Yeri
gelmişken şu bilgi notunu da kaydedelim; AP’ye konuşan Fransa Senatosu’nun
cihatçı hücrelerin takibinden sorumlu komisyonu eş başkanı Senatör Nathalie
Goulet, iç savaşın patlak vermesinden bu yana 5 binin üzerinde Avrupa ülkesi
vatandaşın Suriye’ye gittiğine dikkat çekiyor.
Dikkat
çeken bir başka nokta, 34 kişinin öldüğü, 260 kişinin yaralandığı saldırının
ardından, özgürlükleriyle gurur duyan Avrupa, art arda gelen terör saldırıları
nedeniyle bir yol ayrımında. Daha birkaç ay önce (Kasım 2015) Paris’te yaşanan
ve 130 kişinin hayatını kaybettiği saldırının da tıpkı bu saldırı gibi
Brüksel’in Molenbeek banliyösünde
planlandığının ortaya çıkması tartışmayı iyice alevlendirdi.
Belçika
güvenlik güçlerinin; DAEŞ hücrelerini barındıran göçmen nüfusun ağırlıkta
olduğu banliyölerde önlem alamadığını, burunlarının ucundaki radikaller
karşısında etkisiz kaldıklarını dile getiren
uluslararası basından New York Times gazetesi, Belçika için “Sadece
11.2 milyon nüfusa sahip ülke, dünyanın en zengin ‘başarısız devleti’
olarak küçümsenme ile karşı karşıya” yorumu ile tartışmaya farklı bir
pencere açtı. Belçika’yı egemen bir devlet olmanın temel şartlarını ve
sorumluluklarını yerine getiremeyen ülkeleri tanımlayan ‘failed state’
(başarısız devlet) tabiri ile aşağılayan New York Times’a Fransa’nın
eski istihbarat şefi Bernard Squarcini’nin “Belçikalılar, aynı anda
birden fazla ciddi olayla ilgilenemeyecek kadar sınırlı” hakareti eşlik
ediyor.
30
yılı aşkın süredir terörle mücadele eden Türkiye’nin aldığı her
önleyici/caydırıcı tedbire, insan hakları, özgürlükler, demokrasi, orantısız
güç vs. gibi bahanelerle eleştiri getiren Avrupa Birliği’nden gelen son
açıklamada, birkaç gün içinde olağanüstü bir zirve ile ‘güvenlik’
konusunun ele alınacağı duyuruldu. Güvenlik uzmanlarının öne çıkardığı; ya bu
tarz saldırıların Avrupa toplumunun bir parçası haline geldiğini kabullenmek,
ya da ‘açık toplum’ kültürünü güvenlik lehine dengeleme
seçenekleri bana, “etme bulma dünyası” ve “kırk katır mı,
kırk satır mı?” Atasözlerimizi hatırlatıyor.
Bu
arada ajans ve haber kanallarında takip ettiğim kadarıyla Belçika, Brüksel’de
yaşanan terör saldırıları ile sarsılırken, ülke medyası, birlik ve beraberlik
mesajlarıyla topluma moral vermeye büyük önem veriyor. Bizde yaşanan her
olaydan sonra, bazı yabancı basın unsurlarının Türkiye’ye yönelik demoralize
edici yayınlarıyla ağız birliği edip “Suriye’ye döndük”
saçmalığından manşet üreten medya yok oralarda.
Yorumlar kapalı.