İngilizlerin
Türk aşkı, artık mahkeme kayıtları ile, iki ülke arasındaki diplomasiye konu
olan İngiliz kızlarının güney sahillerimizdeki aşk maceralarıyla, nüfus
kayıtları ile tescillenmiş bir olgu.
Yaz
tatili ve tatil sonu sonbahar dönemlerinde gazetelerin magazin
eklerine/haberlerine ilginiz varsa, her yıl bunun onlarca örneğini okumuş ya da
duymuşsunuzdur. Ama benim üzerinde durmak istediğim “aşk” başka
bir “aşk!”.
Haftalık
olarak yayınlanan milyon trajlı İngiliz dergilerinin ekonomi, siyaset ve
uluslararası ilişkileri ağırlıklı olarak işlediği ciddi konular arasında son
yıllarda her nedense bir “Türkiye aşkı” sevdası aldı başını
gidiyor. Tarihleri boyunca “İngiliz kalleşliği” ile bilinen bir
ülke medyasının bu aşkını hayra yormak mümkün değil. Hele özellikle 2000’ler
sonrası Türkiye’de siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri alanlardaki ivme arttıkça,
üstü aşkla örtülü bir düşmanlığın içten içe ve ustalıkla işlendiğini,
bulabildikleri her fırsatta Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olan iktidarı
yıpratacak her türlü çokuluslu kumpaslara ve yerleşik paydaşlarına argüman
ürettiklerini biliyoruz. Bunu zaman zaman açıktan cephe alarak bazen de suret-i
haktan görünen dost kimliği ile yapıyorlar.
Son
örnek; haftalık Economist dergisi, dün(5 Şubat) yayınlanan basılı sayısında
Türkiye özel eki de yayınladı. BBC Türkçe’de yer alan habere göre, bu ekte
ekonomiden dış politikaya, Kürt sorunundan artan milliyetçiliğe, Türkiye’nin
mevcut durumunu değerlendiren tam sekiz makale yer alıyor.. iyi, ne güzel
dediğinizi sanıyorum. Ama gerçek öyle değil.
Özel
ekin başyazısının başlığı, tek başına o özel ek’in özeti gibi; “Erdoğan’ın
Yeni Sultanlığı”. Ak Partinin 14 yıllık iktidar döneminin siyasi,
sosyal ve ekonomik analizini irdeleyen makalenin girişinde İstanbul’un
Boğaz’dan görünüşü tasvir ediliyor ve konu Çamlıca Tepesi’ne yapılmakta olan
camiye getiriliyor. Tamamlandığında Türkiye’nin en büyük ibadet yeri olacak
olan Çamlıca Camii için yapılan yorumda, “Caminin büyüklüğü ve
sembolizmi, tek bir adamın, Recep Tayip Erdoğan’ın vizyon ve iradesini
yansıtıyor. Yaklaşık 20 yıl önce Belediye Başkanı olan Erdoğan da, ülke
siyasetinin üzerinde böyle sivriliyor” ifadeleri yer alıyor.
Yapılan
analizde Ak Parti’in iktidar olduğu dönemin şaşırtıcı bir çok değişimi
gerçekleştirdiği “birçok açıdan ülke nüfusunun bundan daha iyi bir dönem
yaşamadığı” vurgusunu takiben özellikle “uzun süre
ihmal edilen” Anadolu’nun zenginleştiği, ülkedeki yoksulluk oranının
tek haneli sayılara indiği, orta sınıf nüfusun iki katına çıktığı ifade
ediliyor ve “Yaşam standardı anlamında, Türkiye ve OECD ülkeleri
arasındaki fark ciddi şekilde azaldı” deniliyor ama, tekrar –o iflah
olmaz- İngiliz kurnazlığı ile zihinlerde oluşmasını istedikleri algıyı
pekiştirmek için ekonomik gelişmelerin ardından Ak Parti’nin İslami çizgisine
vurgu yapılıp, “AKP’nin üstü kapalı ancak amansız bir şekilde izlediği
İslamlaştırma politikası ile, Sünni Müslümanlığın Türkiye’nin karmaşık ulusal
kimliğindeki yeri güçlendi. 90 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinde
laik bir Cumhuriyet kuran, acımasız modernlik yanlısı Kemal Atatürk’ün uzun
gölgesi kaybolmaya başladı” kışkırtmasını kayıtlara geçirmekten geri
durmuyor.
Bu kadar
mı? Elbette değil; Erdoğanfobiklerin fobilerini beslemek için Erdoğan’ın daha
uzun süre Türkiye’yi yönetmeye devam edeceği öngörüsünde bulunuyor ve “Asabiyeti
ün yapmış olan Erdoğan (…) 2023’e yani Cumhuriyet’in 100. yılına kadar
görevde kalırsa, Türkiye’yi, Cumhuriyet’i kurmuş olan Atatürk’ten daha uzun
süre yönetmiş olacak” deniyor.
Bununla
da yetinmeyen Economist, “Hükümet ile PKK arasındaki barış görüşmelerinin
çökmesi, ülkede daha çok kan döküleceğini gösteriyor. (…) Erdoğan aynı
zamanda ekonomik anlamda da ters rüzgarlarla karşı karşıya. (…) Türkiye
ekonomisi eskiye nazaran güçlü ama asıl sorun hükümetin iyi gidişat hep devam
edecekmiş gibi hareket etmesi” ikazınında(!) bulunuyor. Son altın vuruşu
ise, makalenin son paragrafında gizli; “Türkiye’nin, hala hakimiyet
hırsıyla hareket eden liderleri, içerideki çatlakları onarmak için yeterli
çabayı göstermiyor. Kürt sorunu ve ekonominin dış şoklara karşı kırılganlığı,
ufukta büyük bir tehlike olarak kendini gösteriyor. AKP’nin muhaliflere karşı
tahammülsüzlüğüyle birlikte Erdoğan’ın sert tavrı, daha çok soruna işaret
ediyor.”
Bu
aşkı beğendiniz mi?!..
Yorumlar kapalı.