Hemen her Türk vatandaşına Türkiye’nin en güvenilir kurumları sırasıyla ezberletilmiş ve yıllardır sıralamada öncelik Türk Silahlı Kuvvetlerinin, ikincilik Yargının olurdu. Siyaset kurumu ve siyasiler ise en sonlarda yerini alırdı. İletişimin gelişmediği, önümüze konan, kulağımıza fısıldanan şeylerin kaynağına bakarak çok az ihtiyat payıyla inanırdık. Şimdi devir değişim ve iletişim çağı olunca, “takke düştü, kel göründü” misali, biz vatandaşlara söylenen güvenilirliklerin hiçte doğru olmadığını, hep yalanlarla avutulduğumuzu görmenin şaşkınlığı içindeyiz.
Son iki gündür(19-20.Temmuz.2010), Terörün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış unsurları konusundaki düşüncelerimi yazdım. Daha o yazıların mürekkebi kurumadan, bu sızıntının daha vahim boyutları basına sızdı. Bu konuya döneceğim ama, birbiriyle ilintisinden hareketle şu güvenilir kurum konusuna küçük bir tespiti yapmak istiyorum; sonra da Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un bir süre önce Doğan Medya grubunun bir televizyon kanalında saatlerce süren konuşması sırasında, “PKK yanlısı subay ya da subaylar” sorusu sorulduğunda bu tür suçlamaları yapanların “kanı bozuk” olduğunu söyleyip tepki göstermesini not etmek istiyorum. Ama öce Yargı’nın güvenilirliğinden başlayalım..
Gündemin en sıcak maddesi Anayasa değişiklik paketi. Pakete ilişkin Anayasa Mahkemesi kararını açıkladığında Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker,, beraberinde 20 yargı mensubu ile birlikte Avrupa Konseyi’nce düzenlenen bir hukuk sempozyumu için Strazburg’taydı. Türkiye döner dönmez, Pakete Avrupalıların bakışına ilişkin Ankara’da pek duyulmayan tespitlerle döndüğünü ve temaslarını Cumhuriyet gazetesine verdiği demeçte, “Burada yapılmak istenenlerin Avrupa’da iyi bilindiği kanaatinde değilim. Çünkü Venedik Komisyonu Genel Sekreteri Thomas Markert bize basında bilinenlerden farklı şeyler söyledi. Bunların en önemlisi ‘Biz anayasal değişikliklerin metnini görmedik. Türk hükümeti de bize hiç göndermedi’ demesidir. İkincisi ise, Türk Hükümeti’nin Venedik Komisyonu’ndan bu paketle ilgili görüş istemediğini de biz ondan öğrendik. Sadece Adalet Bakanı bilgi vererek, ‘12 Eylül anayasasındaki antidemokratik hükümleri değiştiriyoruz. Yapılanlar iyidir’ demiş. Anlaşılan o ki paket Avrupa’ya farklı yansıtılıyor. Ben de kendilerine ‘Sizin ülkelerinizde Anayasa Mahkemesi ve HSYK benzeri yapılar yürütmenin etkisi altına girer hale gelse bu ne derece bağımsızlık anlamı taşır?’ diye sordum. Ayrıca anayasa paketinin bütün halinde referanduma sunulmasını, ilgili olmayan konuların bir arada sunulması hususunun kendi raporlarına aykırı olduğunu da söyledim” ifadeleriyle anlattı.
Bu demeç yayınlanır yayınlanmaz, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu(Strasbourg merkezli Venedik Komisyonu, Avrupa’nın anayasa hukuku alanındaki referans organı kabul ediliyor) Genel Sekreteri Thomas Markert, referanduma sunulan anayasa reformu hakkında Türk Hükümeti tarafından bilgilendirmediği yönündeki iddiaları yalanladı. Cihan Haber Ajansına düşen açıklamaya göre, Gerçeker’in kendisini “yanlış anladığını” belirten Markert, “Adalet Bakanı Sadullah Ergin bizi ayrıntılı şekilde bilgilendirdi ve reforma Komisyon olarak destek veriyoruz” dedi. Hükümet tarafından yanıltıldığı şeklindeki iddiaları yalanlayan Markert, şöyle devam etti: “Sanıyorum ortada büyük bir yanlış anlaşılma var. Ben Sayın Gerçeker’e anayasa paketi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımı söylemedim. Sadece anayasa reform paketi hazırlanırken, Venedik Komisyonu’nun resmi görüşünün alınmadığını söyledim.”
Bu tartışmanın nasıl sonuçlandığını ve Sayın Gerçeker’in aldığı cevap üzerine takındığı suskunluğu yarın irdelemeye devam edeceğim.
Özel Not: Dostum, kardeşim Mustafa BEKTAŞOĞLU’nun babası değerli hocamız emekli müftü Mehmet BEKTAŞOĞLU’nun vefatını öğrendim. Merhuma Allah’tan rahmet; başta dostum, kardeşim Mustafa BEKTAŞOĞLU olmak üzere tüm yakınlarına ve sevenlerine sabır ve metanet diliyorum.
Yorumlar kapalı.