20 Nisan 2015 Pazartesi, Recep ayının birinci günü, 23 Nisan Perşembe günü akşamı da Recep ayının ilk Cuma gecesi olan Reğaib Kandili gecesidir.
Yüzlerce yıldan beri devam eden Müslüman Türk Kültüründe üç aylar diye bilinen, Recep, Şaban ve Ramazan aylarının ayrı bir önemi ve değeri vardır. Bu aylar ibadet hayatımızın hasat mevsimi mesabesinde kabul edilerek değerlendirilir.
Bunlardan ilki olan Recep Ayı, dört hürmetli aydan birisidir. Recep ayının ilk Cuma gecesine de Reğaib Kandili adı verilir.
İslam öncesi Arap toplumunda kan dökmenin ve çapulculuk yapmanın yasak olduğu haram aylar vardı. Ancak Bu haram ayların sayısı ve zamanı bazen değiştiriliyordu. Allah Teâlâ, insanların hesaplarına geldiği gibi haram aylarda yaptıkları kaydırmaları yasakladı ve Hz. Peygamberimiz de bu ayları belirledi.
Bunlardan üçü peş peşe gelen ve hac ibadetinin yapıldığı, zilka’de, zilhıcce ve Muharrem aylarıdır. Dördüncüsü de Recep Ayıdır.
İşte bu Dört kıymetli aydan biridir Recep ayı. Konu ile ilgili bir âyet-i kerimede mealen şöyle buyruluyor.
“Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram [hürmetli] olan aylardır.”[Tevbe 36]
Dini günler ve geceler ay takvimine göre hesap edildiğinden, her sene 11 gün önce gelir. Be sebeple de Ramazan ayı ve diğer mübarek gün ve geceler senenin her mevsimine gelir. 33 senede bir devir eder. Hayatında 33 sene Ramazan orucunu tutmuş olan bir Müslüman senenin bütün günlerinde oruç tutmuş olur
Bu gece, Ramazan’ın ilk habercisi olan Receb ayının ilk Cuma Gecesi ve Reğaib Kandili gecesidir. Reğaib rağbetten gelir. Bu anlamda rağbet edilen, ilgi gösterilen gece anlamını taşır. Ayrıca Allah’ın in’am ve ihsanı anlamına da gelir.
Kandil geceleri:
Rabiulevvel ayının on ikinci gecesi olan Mevlid,
Recep ayının ilk cuma gecesi olan Regaib,
Recep ayının yirmi yedinci gecesi olan Mirac,
Şaban ayının on beşinci gecesi olan Beraat,
Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi olan Kadir Gecesidir.
Mübarek kabul edilen bu geceler, Peygamber Efendimiz ve ashabından çok sonra Mısır ve Kudüs’te kutlanmaya başlamış, daha sonra İslam dünyasının çeşitli bölgelerine yayılmıştır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Ashab-ı Kiram, Emevîler ve Abbâsîler dönemlerinde herhangi bir kutlamaya rastlanmayan kandil geceleri, ilk defa hicretten yaklaşık üç yüz elli yıl kadar sonra Mısır’da, Şii Fâtimî Devleti döneminde kutlanmaya başlamıştır.
Bu kutlamalar, özellikle Müslüman Türk toplumu tarafından önemli zaman dilimleri olarak değerlendirilmiş ve gelenek haline gelmiştir. Müslüman Arap Toplumlarında Kadir Gecesi’nin dışında Kandil Gecesi olarak kutlanan bir gece yoktur.
Kandil gecelerini kutlayan her toplum kendi kültüründen bir şeyler eklemiş ve böylece bu geceler gelenekselleşmiştir. Günümüzde de kandil geceleri halk camilere akın etmekte, kandil simidi ve tebrikleşmelerle yoğun bir şekilde kutlanmaya devam etmektedir.
Bu kutlamalar dini hayatımızda bir canlılığa, bir araya gelmeye vesile olduğu için her Müslüman’ın hayatında önem arz etmektedir.
Bu geceler Osmanlılar döneminde II. Selim zamanından başlayarak, minarelerde kandiller yakılarak duyurulup kutlandığı için “Kandil” olarak anılmaya başlanmıştır.
Kur’an-ı Kerimde Kadir gecesinin dışındaki Kandil Gecelerinden açıkça bahsedilmez. Hz. Peygamberimizin hadis-i şeriflerinden bu gecelerin fazileti anlaşılır.
Resulullah efendimiz, Receb ayına çok değer verir ve “Ya Rabbi, Receb ayını ve Şaban ayını bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazana eriştir” diye dua ederdi.
Receb ayında Allahü teâlâ’ya çok istiğfar edilmesine dair Hz. Peygamberimizden rivayet edilen hadis-i Şerifler bulunmaktadır. Bunlardan birinde Resululla’ın şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir.
“Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana, Receb’in hepsinde tutmuş gibi sevab verilir.”
“Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Şaban’ın 15. gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.”
Kandil Gecelerinde yapılması sünnet olan özel bir ibadet yoktur. Bilinen ibadetlerden daha çok içten gelen herhangi birisi veya hepsi yapılabilir. Nafile namaz ve oruç, Kur’an okumak, hayır hasenat, yoksullara yardım, Tövbe, istiğfar, zikir, tesbihat, salâvat bunlardandır.
Unutulmaması gereken hususlardan birisi de böylesi mübarek gecelerde kendimiz, ailemiz, milletimiz ve tüm inananlar için dua etmemizdir.
Bu gecede bir Müslüman’ın samimi olarak, hatalarından tövbe etmesi, Kur’an okuması ve kazaya kalmış namazlarından bir kısmını kaza etmesi, haram helal konusunda daha hassas olması, ahlakını daha da güzelleştirebilmek için gayret etmesi, gecenin değerlendirilmesinin gereğidir.
Bu söylediğimiz nafile ibadetlerin yapılmasında ferdiyet esastır. Cemaat halinde bir takım nafile ibadetler yapmaktansa, tek başımıza içimizden gelen herhangi bir nafile ibadeti yapmak daha evladır. Bilinmektedir ki esasen nafile ibadetlerin cemaat ile yapılması kerahetten hali değildir.
Şurasını unutmayalım ki; Bizler yalnız iken hangi manevi halde isek, bizim halimiz odur. Topluluğun galeyanına kapılarak girdiğimiz manevi atmosfer geçicidir ve yanıltıcıdır. Hadis-i Şerifte, Allah’ın hususen himaye edeceği 7 zümreden yedincisi sayılırken “Yalnız başına iken Allah’ı anarak göz pınarları yaşaran kişiler” zikredilmektedir.
Halkımız arasında Reğaib Kandiline “İlk Namaz Bayramı” adı verilmiştir. Buradan hareketle, namaz konusunda tembellik gösterenlerin namazlarını aksatmamak için, Bazı kötü alışkanlıkları olanlarımızın da kötü alışkanlıklarını terk edebilmeleri için bir başlangıç olması hayırlı bir davranış olacak ve Reğaip Kandilinin bereketi olacaktır.
Kendimize şu suali sorarak düşünmemiz de lazımdır. “Hayatımızda kaç tane daha Reğaib Kandili Gecesi kaldı?”
Reğaib Kandili Münasebetiyle ilçemiz Yeni Camiinde Akşam-Yatsı arasında kutlama programı olarak Mevlid-i Şerif okunacaktır. Tüm okurlarımızı Mevlid-i Şerif programına davet ediyoruz.
Bu münasebetle tüm okuyucularımın kandillerini tebrik eder, Allah’ın rahmet ve mağfiretine vesile olmasını niyaz ederim.
Yorumlar kapalı.