Yüce Allah, Mübarek Kitabımız Kur’an, da “İnsan için
yalnızca çalışmasının karşılığının olduğunu, Gündüzlerin maişet temini,
gecelerin de istirahat etme vakti olduğunu, her şeyin insanın kullanımına
verildiğini” beyan eder.
Hz.
Peygamberimiz de,”insanoğlunun elinin emeğinden daha helal bir şey yemediğini, başkalarına
el avuç açmaktansa çalışıp kazanmanın gerekli olduğunu, emeğin saygıdeğer
olduğunu” ifade etmektedir.
İnsanoğlu,
çalışıp kazanmak, üretmek kabiliyetine göre yaratılmıştır. Eğer insanlık âlemi
buna göre yaratılmamış olsaydı, dünya harap olurdu. Yüzyıllardır devam eden ve
nesilden nesile tevarüs edilen kazanımlar olmaz, medeniyetler ve kültürler
oluşmazdı.
Ancak
bu hal öyle bir çizgide ilerler ki, o çizgiden sapıldığı zaman insanlığın
felaketi, hayatın çekilmezliği söz konusu olur. Bu çizgi “Sırat-ı Müstekım”
çizgisidir. Bundan sapmamak için dinimizin koyduğu belli başlı prensipler
şunlardır.
1.İyi
niyet: Çalışıp kazanma esnasında iyi niyet demek, sadece bol kazanç elde etmeyi
değil, topluma hizmeti, gelişmeye katkı sağlamayı, İşi gücü olmayanlar için iş imkânı
oluşturmayı ve Allah’ın rızasını kazanmayı amaç edinmektir. Mutluluk
üretmektedir. Sınırsızca tüketmek bir rahatsızlık halidir. Bu üretim maddi
olabileceği gibi manevi de olabilir.
2.Haramdan
kaçınmak; Çalışma hayatında Allah’ın haram kıldığı şeylerden hem kişinin
kendisini, hem de çalışanlarını koruyup kollaması, dinimizin koyduğu
prensiplerdendir. Haram ile beslenen bedenlerden yükselecek olan dualar Hak
Teâlâ’nın katından geri çevrilir. Kabul görmez.
3.
Mesleki ehliyetin geliştirilmesi; Her iş ve meslek erbabı işini daha iyi
yapabilmek için her zaman bir gayret içinde olmalıdır. Böyle olmazsa ilerleme
olmaz. Herkesin en iyi bildiği işi yapması önemlidir. Herkes her işi yapamaz.
Aldığı eğitim, edindiği tecrübe ve kazandığı beceri ne ise, o işi yapması,
başarılı olmasının temelidir.
4.İşçi
hakları; İşçi hakları iki bakımdan çok önemlidir. Birincisi kul hakkı
bakımından, ikincisi de emeğe saygı ve emeğin karşılığını verebilme bakımından.
“İşçinin alnının teri kurumadan ücretinin verilmesini” emreden bir Peygamberin
ümmeti olarak, işçilerin hak ettiği ücreti verme konusunda ihmalkâr davranmamak
lazımdır. Ayrıca sosyal haklarını korumak, sigorta ve benzeri haklarını vermek
elzemdir.
5.Emanet
bilinci; İşçi ve işveren birbirlerine karşı emanet bilinci içerisinde hareket
etmelidir. İşçi kendisine emanet edilen alet ve edevatı, işveren de işçisini,
emanet kabul edip ihanet etmemelidir. Bu sözünü ettiğimiz emanet bilincinin
önündeki en büyük engel, Kamuda gelir dağılımındaki dengesizlik, iş hayatında
da hak ihlalleri ve emeğe saygısızlıktır.
6.
İsraftan sakınmak; Lüks ve konforun sonu gelmiyor. Muhtaç insanların bulunduğu
toplumda lüks ve konfor peşinde koşarak israfa sapmak vebaldir. Günahtır.
Günümüzün en kötü felaketlerinden birisi, lüx, refah ve konforun sınır
tanımamak suretiyle çılgınca yol alışıdır. Kur’an böyle saçıp savuranlar için
“Şeytan’ın Kardeşleri” tabirini kullanır.
7.
Cimrilikten sakınmak; Cimrilik insanı mala mülke kul yapar. Neticede o hale
getirir ki “Malımı alma canımı al.”dedirtir.
8. Ahde
vefa; Söz verilen işlerin zamanında yerine getirilmesi, savsaklamadan sağlam ve
sağlıklı bir biçimde yerine getirilmesi de, her konuda önem arz eden dini
vazifelerden birisidir.
İşte iş
ahlakında bunlara riayet etmek demek, Allah’ın gösterdiği yolda yürümek ve
neticede Allah’ın rızasını kazanmak demektir.
Muhsin
ÖZDEMİR
Yorumlar kapalı.