Hz. Peygamberimizin zamanında
yeryüzünün iki büyük devleti vardı. Birisi İran diğeri de Rum İmparatorluğu
idi.
Hudeybiye Musalahasından sonra,
Müslümanlar ile müşrikler arasında bir barış anlaşması yapılmıştı. Bu barış
döneminde Ebu Sufyan Başkanlığındaki bir ticaret kafilesi de, o zamanlar Rum
İmparatorluğunun Toprakları içerisinde bulunan Şam’da bulunuyordu.
Rum Kralı Heraklius, yeni bir
peygamberin zuhurunu duymuş ve O Peygamber hakkında bilgi edinme ihtiyacı
hissetmişti. O günlerde Şam’da bulunan kral, o bölgeye Mekke’den gelen bir
ticaret kervanının varlığından haberdar olmuş ve yeni zuhur eden Peygamber
hakkında bilgi edinmek için Ebu Sufyan başkanlığındaki Arap ticaret kervanını
karşısına alarak tercüman vasıtası ile Hz. Peygamber hakkında sorular sormuş ve
cevaplar almıştı.
Ebu Sufyan o sıralar henüz
Müslüman değildi ve müşriklerin ileri gelenlerinden birisi idi.
Bu Olayı. Ebu Sufyan’dan naklen
anlatan Abdullah bin Abbas söyle bildiriyor.
“Kral Heraklius Kervanın başkanı
olan ve Hz. Peygamber’e neseben yakınlığı bulunan Ebu Sufyan’ı karşısına aldı
ve yalan söylemeyeceğine dair yemin ettirdikten ve de eğer yalan ya da yanlış
söylerse arkasındakilerin doğruyu bildireceklerine dair söz aldıktan sonra
şöyle sordu.
1.Peygamber olduğunu zanneden bu
kişinin nesebi nasıldır?
Ebu Sufyan: O aramızda sahih bir
nesebe sahiptir. Nesebinde kimsenin şüphesi yoktur.
2.Atalarından daha önce kral olup
da sonra krallığı elinden çıkmış olan birisi var mıdır?
Ebu Sufyan: O’nun atalarından
böyle birisi yoktur.
3.Daha önce sizin kabileniz
içerisinden bu davayı ortaya atmış olan birisi var mıydı?
Ebu Sufyan: Hayır. Yoktu.
4.O’na tabi olanlar sizin
eşrafınızdan mı? Yoksa zayıflarınızdan mı?
Ebu Sufyan: O’na tabi olanlar
bizim zayıflarımızdır.
5.O’na tabi olanların sayısı
artıyor mu azalıyor mu?
Ebu Sufyan: Artıyorlar.
6.O’nun dinine girdikten sonra
kızıp öfkelenerek dininden dönen oluyor mu?
Ebu Sufyan: Hayır. Henüz böyle
birisi olmadı.
7.Peygamberlik iddiasından önce
O’nu yalancılıkla suçladığınız durumlar oldu mu?
Ebu Sufyan. Hayır, O sözünde
sadık birisidir. Ancak bizim atalarımızdan gördüğümüz geleneklerimize dil
uzatıyor. Onları yalanlıyor.
8.Sözünde durmamazlık ve
haksızlık ettiği olur mu?
Ebu Sufyan: Bu güne kadar olmadı.
Ancak Şimdi biz Onunla bir anlaşma yaptık anlaşmayı bozup bozmayacağını henüz
bilmiyoruz. Bekleyip göreceğiz.
9.Onunla hiç savaş yaptınız mı?
Hanginiz kazandı?
Ebu Sufyan: Yaptık. Savaş belli
olmaz bazen o kazanır bazen biz kazanırız. (Bedir de onlar kazandı. Uhut’da da
biz kazandık.)
10.Sizlere neyi emrediyor?
Ebu Sufyan: Bizlere Atalarımızdan
gördüğümüz gelenek ve göreneklerimizi tapındığımız putlarımızı terk etmemizi,
Tek bir Tanrıya kulluk etmemizi, namazı zekâtı iffetli olmayı, doğruluğu
emrediyor.”
Heraklius: “Eğer bu dediklerin
doğru ise yakın zamanda şu ayağımı bastığım topraklar O’nun hâkimiyeti altına
girecektir. Sorduğum soruların karşılığında aldığım cevaplar beklenilen son
Nebi’nin özelliklerini tıpatıp yansıtmaktadır. Şüphelerim bertaraf olmuştur. Ben
zaten bir Peygamberin zuhur edeceğini bilirdim ama sizden zuhur edeceğini
tahmin etmezdim. Şimdi O’na kavuşmak için zahmetlere katlanmayı arzu ederdim.”
Dedi.
Tam bu sırada Hz. Peygamberin
Devlet Başkanlarını İslam’a davet mektuplarından birisi olan Rum Kayzeri’ne
ulaştırılmak üzere göndermiş olduğu davet mektubu, Sahabeden Dıhye nam kişi
tarafından Kral Heraklius’a ulaştırıldı.
Kral Hz. Peygamber’in mektubunu
okudu. Etrafındaki din adamları ile istişare etti. Ancak Kralın etrafındaki din
ve devlet adamları gürültü kopardılar ve İslam’ı kabulden imtina ettiler. Kral
da teklifinden vazgeçti.
Muhsin ÖZDEMİR
Yorumlar kapalı.