Malik b. Dinar (ra) diyor ki: Kalbinde bir katılaşma, bedeninde bir
yorgunluk, ruhunda bir sıkıntı hissediyorsan, duygularında bir gevşeme,
rızkında bir daralma görüyorsan, bil ki sen malayani ( boş söz) konuşuyorsun demektir.
Hakikatte
dost olan kardeşim!
Boşlarımızı bir
kaba doldursalar, sonra bu boşlarımızı da bir değerlendirmeye tabi tutsalar,
acaba yekûnu kıymet bakımından ne ederdi? Yani boş lakırdılarımız, ömür
sermayesi içinde nereye denk gelir demek istiyorum.
Hiç
hesabı sorulmayacak bir günün olsun ister misin? İşte o istediğinde samimi
olduğunu düşünerek, içinde hepimizin boğulduğu, gündelik koşuşturmalardan
sıkıldığımız, bir nebze olsun huzur dolu bir hayatı solumak için, seni
alıkoymak istiyorum.
İçinde
sıla-i rahim bulunan güzel bir güne; yaralı bir kalbin tamiri sayılacak sulh
meclisine davet etmek istiyorum. Seni, dertli bir kardeşin için, başını huzurla
yaslayacağı bir omuz olmaya davet ediyorum. Gözlerinde geleceğimiz olan bir
gencin, yüreğine umut olmaya davet ediyorum. Kan revan içindeki Müslüman
coğrafyaya umut olmaya davet ediyorum.
Kendini
küçük görme. Ağırlığını hafife alma. Sen, aslında bu cevherin sahibisin. Sana,
bana aslımızı unutturan şey, ümitsizliğimiz ve cesaretsizliğimizdir.
Sen
de biliyorsun ki bize “Sen yapamazsın arkadaş!”, “Etliye sütlüye karışma
arkadaş!” dediler. Ama gel gör ki adamlar, bize elimizi eteğimizi çektirdiler
sonra da hem eti yediler hem de sütü içtiler.
“Suya sabuna dokunma” dediler, Müslümanları pis bir dünyaya mahkûm
ettiler.
Burnumuza pis kokular geliyor olsa da “Burnunu
sokma arkadaş!” dediler. Buna mukabil yüzyıldır Yahudi pis burnunu İslam
âleminin koynuna, harimine soktu.
“Görmedim,
duymadım, bilmiyorum” üçlemesiyle bizleri hep üç maymun yerine koydular. İşte belki de İslam milletinin en büyük
marazı buradaydı da fakat İslam milletinin başına öyle dertler açtılar ki
millet-i islamın başı düştü, gözü kapandı, dili lâl oldu. Bir asırdır ne
konuşuyoruz! Ne işitiyoruz ve ne de
dertli bir yürek olup, inliyoruz!
Adamların asıl hedefi de bu olsa gerekmiş ki
avını bulmuş yılan gibi yaz sıcağında gevşe/n/mekteler. Düşündürtmedikleri
Müslümanlardan çok memnunlar. Düşünmemize de asla fırsat tanımamakta
kararlılar.
Tefekkür
ve tezekkür ayı olan Ramazan ve Kur’an ayı bizim dağınık olan iki yakamızı bir
arya getirme hususunda tam bir mektep gibidir. Hem daha fazla düşünmeye ve hem
de daha fazla fikir üretmeye fırsatın olacaktır.
Yolun
aydın olsun Müslüman! Allah(c.c.) yardımcın olsun aydınlık bir güne doğan kutlu
bebek!
Boş
konuşulmayan bir davaya davet etsem gelir misin? O zaman davetlimizsin. Hem de
şimdi.
Asla
yarın deme!
Yorumlar kapalı.