Bahar coşkusuna çeyrek kala olduğumuzu haber verir nisan ayları. Uzun sürmez, çok kısa bir zaman sonra tabiat rengârenk süslenir çiçeklerin desenleriyle.Sadece tabiat mıdır değişecek olan?Bir başkadır nisanda duygular!Mevsimve havalardan iç dinamikler de nasibini alır. Kar beyazlı bir kış mevsiminin ardından güneş, kimi zaman yırtarken bulutları, kimi zamanda bulutların ardında mahkûm kalır. Bu günlerde bol miktarda yağan yağmurlar, mevsimin genel karakteristiğidir adeta.Bir bakmışsınız güneş açmış, bir de bakarsınız beklenmedik zamanda yağmur bastırmış. Güneşin ilk göründüğündeki edalı halinin ardından kaybolmasıyla birlikte, aldatıcı yüzüyle de tanıştırır nisan ayıkendisiyle.
Duygularise, ısınan hava ile güneşin hareketliliğini görünce; coşkuya kapılmıyorlar mı hemen? Birde bakmışsınız, ani bastıran yağmurlarla birlikte hevesiniz kursağınızda kalırken, tepeden tırnağa da ıslanmışsınızdır. İşte bu defa; duygular aniden kasvet yüklenir böylesi bir sahte bahar gerçeği karşısında. Yaşanan her olay, insan yaşantılarına da örnek değil midir? Zaman zaman insan ilişikleri ve sevgilerde de“nisan yağmurları”na atıfta bulunmuyor muyuz? Nisan’ın geçici tebessümleri gibi, coşkun sevgilerimizde dahiardı ardına gelen darbelerle kırgınlıklar yaşamıyor muyuz? İnsanın iç âlemide bu iniş ve çıkışlardan nasibini alıyor. Lakin nisan yağmurları da lazımdır duygusal iniş çıkışlar için olduğu kadar, tabiat içinde. Çünkü toprak doyacak ki çekirdekler patlasın, hava kapansın ki güneşin kıymeti anlaşılsın, yüreklere kasvet çöksün ki neşenin ve sevincin önemi fark edilsin. Başka türlü ne tabiat süslenir, ne de geleceğe dair hayallerimiz olabilir. Hiçbir şeyin sebepsiz yere olmadığı şu hayatta; nisan yağmurlarının bereketine de ihtiyaç vardır hiç kuşkusuz. Nisan yağmurları olmasa bir yılımız adeta susuz geçebilir. Nisanda gökler ağladıkça yeryüzü gülmektedir. Gönül dünyası kasavetlenince de dertli, gamlı ve kırık gönülleri anlama imkânı doğmakta…
Evet, kimi zaman nisan yağmurları, gözyaşını hatırlatıyor bizlere! Bir başka nisanda kaybettiğimiz duygularımızı, sevgilerimizi ya da dost ve yakınlarımızı… Gökler ağlarken, sizin de içinizin ağladığı olmuyor mu hiç? Bahar çiçeklerine inat; solan çiçeklerinizi, gülümseyen güneşe inat; duygusal atmosferinizin karanlıklarını hatırlamıyor musunuz sizde? Kazandıklarınızdan daha çok, kaybettiklerinizi hatırlatmışsa nisan yağmurları; sizde yağmurla birlikte dökersiniz gözyaşlarınızı… Dilerim duygu toprağınız içindeki tohumlar,bu yaşlarla beslenir de hayatınızda yeni filizlenmelere ve yeni güzelliklere doğru yol alırsınız.
Nisan yağışlarıyla birlikte toprak kaymaları da kaçınılmazdır. Zemin sulanır haddinden fazla. Emilim için zaman gerekir bir süre daha. Şöyle bakıyoruz da etrafımıza; insan ilişkilerinde de böyle zemin sulanmalarına tanık oluyoruz maalesef! Güvendiklerinizin, değer verdiklerinizin temelsizliğini gördükçe kayganlaşıyor dostluk zemini de. Ve nisan yağmurlarının getirdiği fırtınalar gibi ayağınızın altındaki sulanmış zeminle birlikte, duygu dünyanızda ala-bora oluyor. Beklenmedik değişimlerle kayıp gidiyorsunuz heyelan mıntıkasına. İşte bu kaymalara direnmek ve toprak arasına karışmamak esas olan değil midir sizce de? Göçmemek,kaygan ve kaypak karakterlilere omurgalı duruşun nasıl olduğunu gösterebilmek… İşte yol ayrımı! İşte yalanla gerçek arasındaki kalın çizgi!
Tercih ise yine herkesin kendine göre, kendince…
Yorumlar kapalı.