Yalnızca çeltik tarlalarıyla değil, zamana direnen mazisiyle ve hikayelere sinmiş tarihiyle de hatırlatmalıyız Tosya’yı. Gözlerden uzak ama kalplere yakın olan o derinliği, yaşam alanlarının önemli bir durağı olduğunu hissettirmeliyiz. Haritalardaki yeri kadar kalplerimizdeki yerinin de bambaşka olduğu bir hakikattir güzel İlçemizin. Adı kadar insanları ve ürettiklerinin de güzelliğini anlatmalıyız bütün ülkeye. Saklı değerlerini gün yüzüne çıkararak Tosya adının sadece bir yerleşim alanı olmadığını öğretmeliyiz kalkınmamız için. Bir sükûnet durağı olduğunu ispatlamalıyız bağ evlerimizin.
Evet Tosya’mız, bir içsel yolculuğun doğru adresi olduğu aşikardır. Ancak kültür ve turizm açısından da birçok varlığımız söz konusudur. Bu varlıklarımızın sadece bir hatıradan ibaret olmadığını gösterme vaktidir. Bütün ülke çapında ‘Turizm Haftası’ kutlanırken bizler ne yapıyoruz? İlçemiz neden sessizlikten yükselen bir ses olmasın ki? Renkli afişlerde, turizm rehberlerinde, valilik neşriyatında, kılavuzlarda Tosya’nın yeri ne kadar? Bu şirin ilçenin, yeşil ve mavi cennetin kalkınmasını yapay tebessümlerle sağlayamayacağımız gün gibi açık değil midir?
Tosya kendisini anlatmalı. Kültürel varlıkları akademik camiaya ve tezlere konu yapılmalı. Valilik başta olmak üzere, kaymakamlık ve belediye elini taşın altına koymalıdır. Tosya’nın turizmi üzerine yazılmış kaç kitap ve kaç tez vardır? Safranbolu evlerinden farkı olmayan evlerimiz her gün yıkılıyor, yanıyor ya da yok olup gidiyor. Tarihi çeşmelerimiz kurumuş ya da yeni inşaatların duvarı olmuş. Camilerimiz restore bekliyor. Kitabeler ve mezar taşlarımız kırılıp kayboluyor. Vakıf mallarımız yok edilmiş. Hamamlarımız korunamamış. Türbeler bakımsızlıktan harabe. Böylesi kıymetler sadece definecilerin yakalandığı haberlerle gündeme gelmemelidir…
Onların duvarına kültür varlığı levhası asmak size göre yeterli midir? Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Tarihi Kentler Birliği, Anıtlar Yüksek Kurulu, Koruma Kurulları, Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarları, Belediyenin Kültür İşleri Müdürlüğü ve bu alanda faaliyet yürüten Vakıflar ile Sivil Toplum Kuruluşları iş birliği içine girmelidir. Etkili ve yetkili olan kim varsa elini taşın altına koymalıdır. Tosya’nın koruma altındaki yüz civarındaki evi ile diğer kültür varlıkları acilen turizme kazandırılmalıdır. Bu ilçemiz adına yapılması gereken bir borçtur. Yoksa şairin de dediği gibi; ”Sahipsiz vatanın batması haktır.” sözünün muhatabı oluruz. Aksi halde tarihi evler, beton binalarla yer değiştirir. Dışarıdan gelenlere gezdirebileceğimiz ve torunlarımıza gösterebileceğimiz hiçbir şeyimiz kalmaz. Halen bir tane kent tarihi müzemiz bile bulunmamaktadır… Ne acı!
Evet, Tosya artık sadece sessizliğiyle değil, değerleriyle de anlatmalıdır kendisini. Bu yazı İlçemiz adına bir çağrı olur inşallah. Kültürel varlıklarımız ise geçmişin bir tüketimi olmak yerine bugünü besleyen bir nehir gibi akar. İsteğim ve dileğim odur ki, tarihi yapılarımızın her biri Tosya’nın hayatında dua gibi yükselsin. Kimseye yük olmadan, yıkılma tehlikesi yaşamadan, zamanın bir yerinde unutulmuş ve terkedilmiş hatıra olmaktan kurtulsun…
Yorumlar kapalı.