İnsanoğlunun anatomisi mükemmel bir özellikte programlanmış. Her organının işlevi ayrı bir öneme haiz. En küçük bir aksaklıkta dengeler bozuluyor. O nedenle program dışına çıkmayacak şekilde beden sağlığımızı korumak zorundayız. Aksi halde tek bir sağlık sorununun meydana getireceği tahribatı bilmek için, sanıyorum dahi olmaya gerek yoktur. Şayet beden sağlığınızı korumayıp, hoyrat davranmışsanız beden de sizden bir bakıma intikam alıyor. Kıymet verilmeyen bedenleriniz size de kötü günler yaşatabiliyor…
İstatistiklere bakıldığında ağız sağlığı konusundaki sonuçlar, ülkemiz insanının çok gerilerde olduğunu gösteriyor. Her yüz kişiden 95’inin ağzında çürük var. Diş fırçalama oranları da çok düşük. Okul çağındaki çocuklarda dahi bu sayı beklenen düzeyin çok çok altında. Evet, bu gösterge bile tek başına ağız sağlığı konusundaki ihmalimizi gözler önüne sermekte. Oysa sadece güzel bir görünüm için gerekli değildir ağız ve diş sağlığımız. Beslenmemiz, iç organların muhafazası ve temiz bir iletişim için ağız sağlığı önemlidir. Çürük dişler, ağız kokusu ya da dökülmüş bir görünüm kendimizi olduğu kadar çevremizi de ilgilendirmektedir. Bunun önlenmesine yönelik yapılabilecekleri sıralamak, elbette benim işim değil. Konunun sıhhi yönünü ise uzmanlara bırakmak gerek. Hadsizlik yapmak istemem…
Ancak ağız ve diş sağlığı konusunun da bir eğitim işi olduğu ayan beyandır. Özellikle kırsal da bu eğitime son derece ihtiyaç vardır. Ne var ki, istatistiksel verilerin dayanağını sadece taşra insanına yüklersek, haksızlık etmiş olacağımız da bir gerçektir. Bu nedenle; nerede olursak olalım, nerede bulunursak bulunalım her konuda olduğu kadar bu sorununda temelinde eğitimsizlik ve kültürel alışkanlıklarımız yatmaktadır. Ağız ve diş sağlığı ile ilgili veriler, ülkemizin iktisadi, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyine yönelik bir göstergedir. Lakin tek etkene bağlamak da yetersiz bir değerlendirme olur. Nice tahsilli insanın da ağız sağlığına dikkat etmediklerini görmekteyiz. Sırf bu yüzden aile ilişkileri bozulan, hatta boşanmalarla son bulan ve mahkemelerde uyuşmazlıklara konu edilen bir neden olarak çeşitli olumsuz örneklere şahit olmaktayız. Bu da göstermektedir ki, konu çok yönlüdür. Evde başlayan eğitimin, okullarda desteklenmesi ve sosyal hayatta da devam etmesiyle elde edilecek bir başarı, hiç kuşku yok ki böylesi; sağlıklı bir bedene, eğitimli ve kültürlü bir iletişeme kapı aralayacaktır.
Yüce dinimiz İslam’ın da ağız ve diş sağlığına son derece önem vermiş olduğunu görüyoruz. Diş fırçalamak ve misvak kullanmanın emir düzeyine yakın bir tavsiye olmasının yanı sıra, sevap ve hikmet yönlerine de vurgu yapılmaktadır. Öyle ya! Düşünün ki, karşınızda sigara içmekten kaynaklı sarı kireç bağlamış dişler, temizlenmeme nedeniyle çürük ve kirli görünen bir diş yapısı, etrafa koku ya da nahoş görünüm yansıtan bir ağız, diyalogları ve saygınlığı ne kadar da zedeler? Sağlık, estetik ve edep’e böylesine önem vermiş olan dinimizin; emir, tavsiye ve yasakları ne kadar kıymetli hikmetlerle örülmüş…
Yeri gelmişken ağız sağlığının maddi yönüne dikkat edildiği kadar, manevi yönüne de dikkat etmek gerektiğine vurgu yapalım. Bence ağız sağlığının diğer bir parçası da manevi yönüdür. Niye mi? İnsan sadece salt maddeden, et ve kemikten ibaret değildir de ondan! Ağza götürülen lokmanın helal olmasına, ağızdan çıkan sözlerin kabalıktan ve küfürden uzak, kelimelerin de latif ve zarif olmasına özen göstermek, size göre de; akıl, ahlak ve ruh sağlığının bir göstergesi değil midir?
Yorumlar kapalı.