İnat da bir murat mıdır?

Daha çok çocuklarda görülen bir özellik olsa da sadece çocukluğunda iç tatmini sağlanmamış ya da halen çocuk kalmak isteyenlerin hali değildir inatçılık. Henüz kişiliği oturmamış kimselerin varlık iddiası desek ne dersiniz? Akla, mantığa, şartlara ve menfaate uygun gelen her ne varsa kabullenmemek, konuları soruna dönüştürmek ve bu yolda da ısrarını sürdürme zıtlığı değil midir? Oysa yadsıdığınız şey nedir? İnat ederek hangi hedefe yürümek ister insan? Plan yapmayan, proje ortaya koymayan, menfaatini kollamayan, bir milim dahi olsa bekleneni sergilemeyen ya da kendisine karşı dahi görevini yerine getirmeyen insanlara ne denir?

İçinde bulunduğu şartlardan yola çıkarak kendi memnuniyetsizliğini ortaya koymak isteyen, bunu aksileşerek yapmamalı öyle değil mi? Kendi şartlarını oluşturmalıdır. Körü körüne bir sabit fikirlilik, sadece kişiye değil herkese zarar vermez mi? İç dünyasındaki kendi yetersizliğini kabullenemeyerek ortaya bir şey koymadığı halde zıtlaşarak varlık ortaya koymak, tedavi gerektiren bir hastalıklı haldir. Böylelerine hem psikolojik hem de manevi tedavi şarttır. Amaç hayat karşısında yıllara sair ezilmişliklerin savunusunu yapmak ise başka yöntemler bulunabilir. Pekâlâ, doğru yöntem ve kabullenişlerle iç barış sağlanabilir. Az bir güç elde edilince ya da karşımızda bir mazlum görünce, acısını onlardan çıkarmak, hem zulümdür hem de yanlış yollarda gezinti yapmaktır. Yanlışta direnmek ve dik kafalılık, hem de bunu haksız iken yapmak kimin ne kârınadır. Haklı istekler, anlayışlı yaklaşım, kendinde bir miktar suç aramak ve her ne gelirse gelsin başımıza; sükûnet ve suhuletle hareket edip, hakaret etmemek sorunların çözümünde en etkin yol değil midir?

Nedensiz yere akıl ve mantığa zıt olan inatçılık, ilkel insan tavrıdır. Cehalet göstergesidir. Bir ilke insanlığı, bir hak savunuculuğu, bir şahsiyet ortaya koyma biçimi değildir inat. Çünkü bilim de, akıl da, ahlak da, sosyal çevre de bunu reddeder. Haklı olmadığı konularda dahi karşı durmayı yaşam biçimi haline getirenin vay haline! Kişilerin inat üzerinden hayatlarına yorum getirmeleri, davranışlarını bu minval üzere şekillendirmeleri başka yaratıklara özgü vasıflardandır. Doğru ve güzel işlerde dahi hep olumsuz, ‘hayır, benim istediğim gibi olacak’ şeklinde reddiye seçeneğini kullanmaları tipik bir inatçılık göstergedir.  Gerekenin zıddına boş bir reddediş çocuksu bir basitliktir. Ergen havailiklerinden uzak durmalı yetişkin insanlar. Doğru ve gerçek olana razı olmalıdır. Hakikate uygun davranmalı. İyi niyet karşısında güven duyup basitliklerden uzak durmalı. Kendini eğiten insan inatçılığını tetiklemez. Her fırsatta inadını teşvik ederek varlık ortaya koymaz. Çünkü inat, bir korunma aracı ve murat değildir! Atalarımız ne güzel ifade etmişler: “İnat iradenin eşekliğidir.”diyerek. Evet, aşırılıklardan uzak durmalıyız. ‘Ölümüne inat’ diyerek sakıncalı yollara sapmamalıyız. Zira körü körüne inatlaşmak, hak ve hakikate aykırı davranmaktır. Hele de haksız olduğunu bile bile sırf gurur ve kibir yaparak hayırsızlığa sapmamak gerek. Kuru inat insanı ancak aptallığa götürür. Bir dakikalık sabır ile nefsinin üzerine basarak doğruya teslim olmak yerine, yıllarca inat ederek ‘inatta bir murat diyenleri’ görüyoruz. Öyle ki küsüyor, bayram geçiyor barışmıyor, hastalık geliyor yine de küskünlüğünü sürdürüyor. Ölüyor en yakınlarının cenazesine dahi gitmiyor. Bu nasıl bir inattır, nasıl bir bencilliktir. Sırf kibrinden, zilletinden ve sudan bahaneler yüzünden dünyayı zindana çevirmek akıl sahibinin işi olmasa gerek…

Var olan gerçekler üzerinden kendini hizaya çekmek yerine yanlışta ısrar ederek inatlaşanlar yok mu? Her şeye karşı çıkarak kendilerine toz kondurtmayan, dediğim dediklerin varacağı yer; ancak kendi çukurlarıdır. Dünya da her şeyi tek ben biliyorum, en doğru benim dediğimdir.  ‘Dediğim dedik, çaldığım düdük’ deyip, düt düt ötenleri kimse fazla dikkate almaz. Hatasını kabullenmeyen, tövbe etmeye yaklaşmayan, garip bir tevilcilikle kendini sürekli aklayan, sütten daha beyaz görenler, ya gerçekten psikolojik hasta ya da manevi hastadırlar. Psikolojide “karşı gelme bozukluğu” da denilen bu çocuklaşma hali, büyüklerde kabul edilebilir bir husus değildir. Psikolojik tedaviye ihtiyaçları vardır bu zilletli ve illetli durumlarını fark etmeleri için. Hoş, hasta olduklarını da kabullenmezler de! Başkalarının fikirlerinin kendilerinden üstün olabileceğini de kabul etmezler. Haset, kıskançlık, aşağılık kompleksi gibi yetişme bozuklukları hayatlarında oldukça işlevseldir. Kendilerinin karakteristik özelliğidir körü körüne inatlaşmak. Eğer bu yönlerinin farkındaysalar bu defa da manevi tedaviye ihtiyaçları vardır ki, bu durumda ahlaksız ve art niyetli kimselerin sınıfındadırlar.  İnatlaşıncaya kadar kişinin kendisini kanıtlayabileceği nice alanlar vardır oysa. Çocuktan bir farkı olmalı yetişkin insanın öyle değil mi?

Nitekim şeytan da Âdem babamıza secde etmemişti. Haksız inadının sonu ateş ve hüsran oldu.

İnat da bir murat mıdır?

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - instagram takipçi al - instagram gizli hesap görme - Twitch view bot - Betnano - mersin escort - casino siteleri - sms onay - Betmarko Giriş - sweet bonanza oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - instagram takipçi al - instagram gizli hesap görme - Twitch view bot - Betnano - mersin escort - casino siteleri - sms onay - Betmarko Giriş - sweet bonanza oyna