Cumhuriyet’in ilan edilmesinden sonra eğitim sorunları sadece Osmanlı dönemine ait olan sistem yanlışları ve devralınan model ile ilgili değildir.
Fiziki ve maddi imkânlar açısından da eğitim ve öğretim kurumları yetersiz bir hâldedir. 1923-1924 eğitim-öğretim yılında Türkiye’nin nüfusu 11-12 milyondur. Bu nüfusun %10’u ve kadınların sadece %3’ü okuryazardır.
Cumhuriyet’le birlikte millî, laik ve demokratik bir eğitim yapılanması kurulmuştur. Atatürk’ün eğitime dair görüşleri çerçevesinde gerçekleşen eğitim hamleleri toplumun temel ihtiyaçlarını gidermiştir. Aynı zamanda modern, yaygın, disiplinli, parasız, karma ve çağdaş olan eğitim ilkeleri sayesinde, eğitimin
nicelik ve nitelik yönünden gelişmesi sağlanmıştır. Eğitim öğretimin sağlam temellere alınmasından sonra çıkarılan yeni kanun ve yönetmeliklerle yeni bir eğitim sistemi oluşturulmuştur. Harf İnkılâbı, Türk tarihi ve diline yönelik çalışmalar, açılan ilk, orta ve yükseköğretim kurumları, yabancı uzmanların faaliyetleri ve en önemlisi fedakâr Anadolu insanının eğitime olan isteği sayesinde on beş yıllık kısa bir süre içinde Türkiye, kalkınan ve çağdaş bir eğitime kavuşmaya başlayan bir ülke olmuştur. 1938’e gelindiğinde, eğitimin ilk, orta ve yükseköğretim seviyesinde sayısal olarak da önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Eğitim kurumları Cumhuriyet öncesiyle mukayese edilemeyecek ölçüde ülkenin hemen her noktasında yeniden oluşturulmuştur. Okuma yazma seferberliği ile birlikte yürütülen okullaşma hamleleri, bu okullarda öğrenim görecek öğrencilerin sayısını önemli ölçüde artırmıştır. Ayrıca okulların ihtiyacı olan öğretmenler kısa süre içinde öğretmen yetiştiren kurumlardan mezun olarak mevcut eğitim ordusuna katılmıştır.
Atatürk döneminde eğitimde gerçekleşen bu nitelik ve niceliksel gelişmelerin
tesadüfî olmadığı açıktır. Gayet planlı, programlı ve emin adımlarla yürütülen
çağdaş eğitim gelişmelerinin bir takım ilkelere haiz olduğu görülmektedir.
Türkiye’de kalkınmanın lokomotifini oluşturacak bu eğitim, ne batının ne de
doğunun etkisinde olmuş, gerçeklere dayalı, millî kültürümüze uygun, aklın
ve bilimin öncülüğünde, gerçekçi ve uygulanabilir olmuştur.
Teoman Hakan Evlioğlu
Yorumlar kapalı.