İnsan hayatında olduğu gibi milletlerin hayatında da önemli günler vardır. Bunlar ya sevinçle ve coşkuyla kutlanan gurur günleri, ya da üzüntüyle hatırlanan felâket anlarıdır. Örneğin 15 Mayıs İzmir’in işgali İzmir’e sıkıntı ve keder getirirken, 9 Eylül ise kurtuluşun sembolü olmuştur.
9 Eylül 1922 tarihi, Türk tarihi açısından oldukça önemli bir tarihtir. Yunanlılar tarafından işgal edilmiş İzmir işgalden kurtarılmış ve “Kurtuluş Savaşı” da fiilen sona ermiştir. İzmir’in kurtuluşu, Türk Kurtuluş Savaşını fiilen sona erdiren bir takip harekatıdır. Bu öyle bir takip harekatıdır ki, Gazi Mustafa Kemal’in verdiği “ Ordular, İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrinden sonra, Türk ordusu, 400 km genişliğinde ve 328 km uzunluğunda olan bir cepheyi, Ağustos ayı gibi sıcak bir ayda , üstelik 150.00 kişilik bir ordu savaşarak 15 günde kat etmiş ve İzmir’e varmıştır. Bu takibin tanklarla, zırhlı personel taşıyıcılarla veya askeri kamyonlarla değil de, taşlık, dağlık ve dikenli çalılıklarla örtülü bir arazide piyadenin ayağıyla yapılmış olduğunu da ayrıca vurgulamak gerekir. Bu nedenle bu takip harekatı, dünya askeri literatürüne, “piyadenin süvariyi geçtiği” ve “her evresi en ince ayrıntılarına kadar düşünülerek icra edilmiş olan olağanüstü bir harekat” olarak girmiştir.
9 Eylül sadece bir zafer günü olmayıp, aynı zamanda kurtuluş ve diriliş hikâyesinin de son noktasıdır. İşgal ile açılan yara, bir daha açılmamak üzere kapanmış ve 9 Eylül İzmir için asla unutulmayacak bir bayram günü halini almıştır. Ülkenin her tarafında, özellikle İzmir ve çevresinde büyük bir coşkuyla kutlanan 9 Eylül, bir anlamda bağımsızlık ve ilerleme hamlelerinin de temel taşlarını oluşturmaktadır. İşte bu nedenle, kurtuluştan tam bir sene sonra bu şanlı ve şerefli günün kutlanması için İzmir’de büyük şenlikler yapılmış ve her sene aynı tarihte bu şenliklerin tekrarı milli bir görev haline gelmiştir.
Teoman Hakan EVLİOĞLU
Yorumlar kapalı.