Bilim adamları depremi, yerkabuğunda meydana gelen ve beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan enerji sıkışması sonucunda oluşan sismik dalgalanmalar şeklinde tarif ediyorlar. Deprem Bölgeleri Haritası’na göre, yurdumuzun %92’sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98’i ve barajlarımızın %93’ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir.
İşte bu depremlerden en etkililerinden birini de Tosya’mız yaşamıştır. 1943 Depremi 26 Kasım günü yerel saat ile 00.20’de meydana gelmiştir. 4000 can kaybına yol açan ve 7.2 büyüklüğünde çok hasarlı ve ölümcül bir deprem olmuştur. Ağırlığı ile ilgili destanlar yazıldı, hiç unutulmadı. Çoğumuzun büyükleri burada yaşamlarını yitirdiler. Kara bir tarih oldu Tosya için. Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde bulunması nedeniyle de her daim risk bölgesi olarak bu durum tehlikeli varlığını sürdürmektedir.
Hayatta tıpkı böyle değil midir? Çok türlü depremler yaşarız. Aslında buradan yola çıkarak bir sonuç bulmalı. Her türlü doğal afette olduğu gibi bundan da insanın ders alması gerekir. Hayatın bir anlık olduğu bilinmeli. İllaki iyi insan olmak için kendimize çeki düzen vermeliyiz. Boş davaların boş adamları gibi yaşayıp boş boş bu âlemden çekip gitmemek için bunun farkında olmalıyız…
Gerek yurdumuzungerekse Tosya’mızınen etkin deprem kuşağı üzerinde olması dikkate değerdir. Afet başa gelmeden alınmalı tedbirler. Depremle alışık olarak büyük kayıplar yaşamaya hazırlıklı olmak yerine, depreme karşı teknik, bilimsel, sağlık, bireysel her sahada tedbirli olmak gerekmiyor mu? Yıllardan beri Tosya da inşaatlar mantar gibi bitiyor. Git gide inşaat teknikleri de gelişiyor. Böylesi bir deprem bölgesinde olan Tosya için belli bir katın üzerinde yapılaşmaya izin verilmemelidir. Bence bu sınırın aşıldığı binalar mevcuttur. Depreme dayanıklı olmayan birçok binanın varlığını da en iyi o binaların içinde oturanlar bilirler. Her ne kadar yeni teknikle yapılan binalar dış görünüş itibariyle göze hitap etseler de bunların depreme dayanıklılığı nasıldır bunlar sorgulanmalıdır. Dikey binalar yerine yatay olanlar tercih edilmeli. Zemin olarak yumuşak zeminlerden uzak durulmalıdır.
Aksi halde; olsunda dört duvarımız olsun demek insanımıza yapılacak en büyük kötülük, insanımızın da kendine yaptığı canına kastettiği en kötü gaddarlık sayılmalıdır.
İnsanın canı, malı bu kadar ucuz olmamalı. Allah korusun olası bir depremde Tosya yapılarının durumu nedir? Etüt yapılmalıdır. Eski binaların çoğu ahşapken 1943 depreminde bunca can ve mal kaybı yaşanmış ise, Allah korusun beton binalarda durum nasıl olur?
Allah cc. Bizlere yeni depremler yaşatmasın. Kul olarak takdire karşı boynumuz kıldan ince olsa da tedbirlerimizi aksatmamalıyız. Büyük Zelzelede hayatını kaybeden tüm yakınlarımıza rahmet diliyorum.
Yorumlar kapalı.