17
Şubat 2016, Türkiye’nin karagün listesine bir çentik daha atıldı. Türkiye’nin
kalbi başkent Ankara, Ankara’nın kalbi sayılan en korunaklı olması gereken “Devlet
mahallesi” olarak bilinen TBMM, Başbakanlık, Maliye Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Başkanlığı, Kara ve Hava
Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı gibi en kritik devlet birimleri ile
bunların lojman, çevre birimleri vb. tamamlayıcı unsurların yeraldığı bölgede, İnönü
Bulvarı’nı Dikmen Caddesi’ne bağlayan Merasim Sokağı kavşağında alçakça,
şerefsizce bir terörist bombalı araçla intihar saldırısında ilk bilgilere göre
27 asker ve 1 sivil hayatını kaybetti, 61 asker ve sivil yaralandı. Olayın
özeti bu.. hayatını kaybeden asker-sivil tüm insanlarımıza Allah’tan rahmet,
geride kalanlara ve hepimize başsağlığı; yaralılara acil şifalar diliyorum.
Dikkat
ettiğim konu; olayı suskun kalarak tasvip ettiğini belli edenlerle,
kınayanların oluşturduğu cephede yer alanlar.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan; TBMM’de gurubu bulunan AK Parti, CHP ve MHP; Hükümet ve Genelkurmay’ın,
şiddetli kınama/lanetleme açıklamalarına yurtdışından da çeşitli devlet ve
hükümet başkanları ya da temsilcileri yer aldı. ABD’den alın Rusya’ya,
Almanya’dan İran’a, Azerbaycan’dan Yunanistan’a onlarca ülke bu alçaklığı
kınadı.
İçerde
bu şerefsizce alçakça terörist saldırıyı
kınamayan PKK’nın siyasi kanadı HDP ve dışarıdan da sınırötesi sözde bazı dost
ülkelerin teröre desteklerini suskun kalarak belli ettiklerini not edilmeye
değer duruşlar olarak görüyorum.
Gelelim,
olayın duyulmasının ardından kınama mesajı yayınlayan ikiyüzlü/kalleş, dost
görünümlü “Timsah gözyaşı” döken ABD, Almanya, Fransa, İngiltere,
Hollanda, Kanada, Belçika, İtalya ve Yunanistan gibi haysiyet fukarası ülkelerin
pozisyonuna. Onlar ki, yıllardır Türkiye düşmanı tüm terörist yapılanmalara
eğitim kampı, eğitim, lojistik, para ve her türlü maddi ve manevi destek veren,
medyası ile onları meşrulaştırma adına olağanüstü çaba sarfeden dost görünümlü
müttefik düşmanlar. Teröre açıktan destek veren kimi ülkelerin (Rusya, İran,
Suriye ve İsrail gibi) –kısmen- mert düşman duruşuna karşılık, bu dost ve müttefik
görünümlü düşmanların ikiyüzlülükleri midemi daha fazla bulandırıyor.
Teröristler kadar bu terör destekçilerini de kınıyor, lanetliyorum.
Uzunca
bir süredir yoğun acılar yaşamamıza sebep olan terörist saldırıların faili
PKK/PYD’mi, DAEŞ’mi, DHKP-C’mi, MLKP’mi hiç önemli değil.. hepsi aynı
kaynaklardan beslenen, aynı ülkelerin istihbarat birimlerince eğitilip donatılan,
strateji ve taktik alanda eleman desteği sağlanan taşeronlar. Her birinin
sahada bölük bölük paylaşıldığı, sıklıkla ölü veya diri yakalanan yabancı uyruklu militan ve ele geçirilen silah
ve mühimmatın menşei bize kimin elinin kimin cebinde olduğunu gösteriyor.
Terörist yapıların bileşenlerine ilişkin ayyuka çıkan bilgilerin paralelinde
ülkemizin başta ABD (CIA), Alman (BND), İngiliz (MI6), Fransız (DGSE), Rus (KGB-GRU),
İran (SAVAMA), Suriye (MUHABERAT), Kanada (CSIS), İsrail (MOSSAD) ajanlarının
cenneti(!) olduğunu; ayrıca deneyim kazanmaları için ülkemize gönderilen acemi
ajanların zaman zaman ele geçirilmeleri ile tüm bu bilgileri açık kaynaklardan
da rahatlıkla görebiliyoruz.
Yaşamakta
olduğumuz acının ardından sözde dostlar olarak gözyaşı döktüklerini düşünmemizi
istedikleri algının “Timsah gözyaşı” olduğunu unutmayalım. Terör
kadar tehlikeli, diplomatik ikiyüzlülüklere de lanet olsun diyorum…
Yorumlar kapalı.