Hepimiz ailece, çoluk
çocuk, kısaca toplum olarak resmen stresteyiz. Hayli zamandır yaşadığımız çağla
başımız hoş değil. Çağları aşıp gelen değerlerimiz, bir şeref madalyası olarak
taşıdığımız kimliğimiz bu çağda eridi, hırpalandı, zarar gördü. Girdiğimiz çoğu
mücadelen yenik çıktık, maddi manevi kayıplar verdik. Böyle olunca her şeyimiz
var ama huzurumuz kalmadı. Hoş görüyü bıraktık. Adeta birilerine çatmak için
bahaneler arar olduk.

Bu çağda yaşadığımız kriz, tarihte
yaşadıklarımızdan nitelik olarak daha köklü daha derin. Diğer taraftan topyekûn
insanlık belki de ilk kez bu çağda ilahi vahiyle arasına bu kadar kalın duvar
ördü.

Hal bu iken bu çağla, yani çağın kültürüyle,
felsefesiyle, hayat ve insan anlayışıyla kavga etmemiz ne kadar tabii,
kaçınılmaz ve olumluysa, geçmiş özleminin marazi havasında boğulmak da o kadar
yanlış ve olumsuz.

Bi kere, “keşke şu zamanda yaşasaydım”
temennisi ilahi kadere isyan. Biraz irdelendiğinde altında yatan sorumluluktan
kaçma psikolojisini de ayrıca hesaba katmak gerekir. İmanımız ve ilkelerimiz
tam zıddı bir yerde durmamızı salık veriyor bize. Ehl-i tasavvuf “ibn-i vakt
olmak” yani yaşadığı anın evladı, insanı olmak diyor ya. İşte basmamız gereken
zemin burası. Bu olağanüstü tarif ve formülü sadece kendi kişisel hayatımız
için değil, topyekûn İslâm milleti olarak da hatırda tutmamız gerekiyor.

Aslında Asr-ı Saadet ruhunun içinde de yaşadığı
âna yoğunlaşmak var. Asr-ı Saadet’in kendisi de müminler için bir nostalji
değil; her devirde, her hayatın içinde yeniden ve sonsuz üretilebilecek dinamik
bir gerçeklik. Tanıdığınız nice insanda, belki kendinizde siz buna şahit
oldunuz. 

Peygamber vârisi rabbanî bir rehberin
yakınlığında ve terbiyesinde bulunmak, bir anlamda bu devirde sahabi olmak
demek. Tövbeyle diriliş, bir ayeti kerime veya hadis-i şerifin ikazıyla uyanış,
hep o saadet asrının bugüne taşınmış unsurları. Yani asrı saadet bu yanıyla
içimizde. Kısaca nostaljiye yer yok. Müminler için tarihin hızlandığı bu
dönemde, bırakın nostaljiye takılmayı, aslında vakit de yok. 

“O eskidendi, bu zamanda böyle şeyler olur
mu, böyle yaşanır mı, kaçıncı asırdayız, zaman değişti…” gibi, nefsimizin
hoşuna giden bahanelere sarılmak, avunmak yerine, kendimize bir iyilik yapalım
ve hulusî kalp ile “Yarabbi! Ben pişmanım, keşke yapmasaydım. İnşallah bir daha
yapmayacağım” diye söz verelim ve tövbe edelim. Tövbe edenler ve tövbesi kabul
edilenler zümresine dahil olmak temennisiyle hoşça kalın.*rç*

NEREDE O ESKİ GÜNLER!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - en iyi casino siteleri - en iyi casino siteleri - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - elektronik sigaradeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - en iyi casino siteleri - en iyi casino siteleri - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - elektronik sigara